Seni Sevmek / Elveda

Şimdi uyuyorsun biliyorum
Hiç irkilerek uyanmayacaksın ufuk diyerek,
Hiç ağlamaklı olmayacaksın
Unutacaksın biliyorum...

Ben ise yine haykırarak ağlayacağım
Yastığım çürüdü göz yaşımdan
Ranzama yazdığım seni seviyorum a bakarak
Meryem diyerek uyanacağım gecenin dibinde...

Yine amasra yine güneş yağmur ve ben...
Yalnızlığımı saklıyorum açılmamış Pazar banklarının arasına
Bungalov çay bahçesinde utanarak önümde bir tavla iki bardak çay
Biri benim ,biri sen ,,geleceksin sonradan...

Hep sonralarım ayırdı beyazla siyahı
Sen hep beyaz hiç kirlenmemiş
Ben ise üstünde tozu belli eden
Ve geceye uyan ruhum siyah...

Aşka dair ne varsa yalan
Ve uykumda rüyamana dolanan
Hayaller hep çıldırtıcı yılan
Sen yoksun ben hep varım buna inan..

Gerçekler acıdır
Aynalara bak hisset benim gibi yalnızsın bu sehirde
Ellerin üşümüstür büyük camekanlar yansıtır
Benim gibisin yalın içini acıtır...

Alış-veriş için girmek istemem
O boy aynalarıda tokat gibi vuruyor yokluğunu
Keşke diyorum ölseydim
Acaba diri miyim?

Ne mutlu eder seni yokluğum mu?
Ya da hep yanında oluşum mu?
Kim miyim ben?
Eski çok eski ...

Yıpranmak dediğin bu olsa gerek
Antika bir saat yüreğim
Adım atışlarını takıp eder
Yorgun bir demokrat hep adil....
Hep hak yiyen sen olunca taraf ..

Şimdi kendime kızıyorum ...
Sildiğim o resimlerdeki sen değildin ki
İki resmin kalmış senden hatıra
Ve gerçek hayallerde sen...

Vicdanın yok!
Saat gece yarısını çoktan geçti
Çırılçıplak bekliyorum ölümü
Ve sen yoksun bu şehirde
İçindesin neresinde kimbilir kimi hayal etmektesin?
Beni düşünmediğini biliyorum,
Düşünsen hissederdim...

Toz zerresi umudum yok emin ol
Ama yinede kum zerresi var saatimde
Ters çevirdim beklemekteyim
Gelmeyeceğini bile bile...

Papatyalı yokuştan çıktın
Hiç hissettinmi beni ?
Ben duraksadım orada
Yazık bana ki vefa dediğin beş kuruş etmiyor...


Şimdi dindirirken cigerimi
Son nefese yine ismini saklıyorum
Ama ne için ?kim için?
Tabiki ben kendim için yaşıyorum
Güle güle dedim bile sana ...

Seni anlatsam nakış nakış anlatırım seni
Hiç yaşanmamış gibi bu aşk!
Seni anlatmaya doymam hiç
Koskoaca bir sehir gibi
Heybetiyle fethedilemeyen
Uğruna göz yaşı döktüğüm
Sokaklarında çocukluğum
Erişkinliğimin geçtiği
Ve bir kadının koynunda yaşlanamadığım
Herşeyimin yarım kaldığı yalnız bir şehir...

Ölüyorum emin ol
Öldürüyorsun beni yavaş yavaş
Kadırgalar ağlarını çekerken kıyıda
Ben dalmışım gece lambası gibi fenere
Ve bir türkü var dudağımda
Senden öte senden ziyade...

O dudaklar baldan öte baldan ziyade
Ben tüm benliğimle hakimdim bu güzelliğe
Şimdi sanık oldum suçlu bakışlarında
Yarın idam etseler keşke
Senin aşkında muhebbet yedim...
Öldürmediler her gün öldüm...


Hain gecelerde hudut çiziyorum karanlığa
Ve geceye inat giydiriyorum sokaklara siyahı
Ve zifiri alacalağında şafağın
Uyukluyorum bankın birinde
İsaya isyan meryem diyorum elimde aşk sarabı
Ve ben mülteci sen kaçak hayallerde
Kovalamaktayım yelkovan gibi akrebi
Sen sokuyorsun ben aşık oluyorum
Seni sevmek ölmek demek
Seni sevmek hasret demek
Seni sevmek isa gibi göğe yükselmek
Haydar gibi yitirmek
Hızır gibi yetişmek imdata
Ama seni sevmek yok olmak
Yıldızlar gibi
Güneş gibi
Ay gibi
Bulut gibi
Seni sevmek her nerdeysen beklemek
Bilinmez bir vakitte bilinir bir sehirde
Hasretle beklemek...
Seni sevmek...

Uçurtmalar var sarı kırmızı yeşil
Ve çocuklar var sahilde
Ayakkabıma kum doldu yine de çocuksu
Yine yirmibeş yüreğim ama uçurtmalar var sarı kırmızı ve yeşil...

Kutup yıldızı da çıkmış kuzeyde
Ve martıların çığlıkları
Ve yüzümde acı bir mutluluk
Balonlarımı saldım uçtular...

Özgürlük veriyorum uçabilen herşeye
Bende uçabilsem keşke
Yükselsem maviliklere
Bulutlara değsem...

Ağzımda bir türkü ve kırmızı mehtaplar
Yalnız ufukta güneş batmakta
Göz ucuma tüğümlenmiş hasret
Elimde uçurtma....

Bilemezsin neyim , ne haldeyim
Bakır sağanda bir tas su
Yudum yudum hasret ve kırmızı bir gül
Ayrı düşmüş vatanından bül bül...


Anlayamazsın ölüyorum ben
Sarmaladığım cekette kırmızı kan
Yüreğimde ateş
Ellerim kor...

Adım adım ölüm !
Cesaretim sonsuz sen olsan korkardım
Ama sen yalnızlığa alıştın
Ben zonguldak gibi gidiyorum göçük ...

Son baharım bu biliyorum ...
Son sabahları ilkbaharın biraz soğuk
İçim titrek dudağım çatlak
Üzgünüm....

Ama ne mutlu saçlarım dökülmedi
Sonbahar gelmedi daha yüzüme
Hüzün çökmedi
Hiç değmeseydi dudaklarım dudaklarına
Hiç dokunmasaydım tenine
Hasret kaldım kurudum yandım...

O günü hatırlamak istemem
Ama hala düşüyor gözüme
Ve buz kesiyorum o an
Birden gözüme tozlar giriyor....


Oysa bir umut olaydı
Ben olurdum ozaman
Ben ağaç olurdum
Rüzgar olurdum
Yağmur olurdum
Sel olurdum olurdum ben o zaman
Simdi el oldum
El öldüm boynum bükük
Kurutttuğun patatya gibi
Hep sevmiyor çıkıyor falımda...

Şimdi tarih yazıyor biyerde ellerim
Birbirini avutuyor bu lokma parmaklar
Teninin kokusuna hasret bu ten
Yalnızlığı ile sevişiyor sazın tellerinin arasında
Oysa saç tellerinden dar kursalar gözümü kırpmadan sallanırım
Neyse bu ölümde kafi...
Sessiz sesiz askla
Hasretle sana ...

Yıkık dökük değilim aksine derli toplu
Ve başım dik ne dersen de
Ve bülbüllerle bir
Gülizar a daldım
Ölmek kolaydır
Her an ölürsün
Mühim olan yaşamak
Her an yaşayamazsın bu hayatta
Ben yaşıyorum şimdilik...
Sahi sen ne zaman öldün...

Dere boylarında cıvıl cıvıl bir yatak
Kirazlar çiçek açtı bak
Hafiften yağan yamur
Peşinden toprak kokusu gökuşağı
Camda nefesinin buğusu
Karalanmış bir ısım
Mer- yem...

Şimdi bu ne ?
Ne biçim bir ikilem
Sen nerdesin?
Neden yoksun?
Peki ben neden varım....

Gamzelerini kimseler görmesin
Kimse benim gibi sevmesin
Gizli kal güzelliğinde kıyıda köşede
Beni de anla...

Gidiyorum ben hiç bişey götüremiyorum yanımda
Yüreğimde yarım sevda
Elimde aşk mektuplarım
Elveda deyip yanaklarından öpemeden
Sımsıkı saramadan
Öksürerek
gidiyorum
seni seviyorum diyememek...
elim sana
veda....

14 Nisan 2012 300 şiiri var.
Yorumlar (1)
  • 12 yıl önce

    mide kanseriyim.yüreğimde seninle gidiyorum meryem.ama sen hep aynı . aynı serlikle devam et...