Senin ve Sevgimizin Suçunu Üstüme Alarak Boş Yere Yattığıma Yanarım
Boğuluyorum sanki,
her gün,
her saat
her dakika,
sensizliğin gün ortasına denk geldiği bu saatlerde....
......./
Bu saatler vurunca, ben bir dem olurum,
ayrılık kokusunu yüreğimin derinliklerinde hissederim,
sen bilmezsin; Bebeğim....!
Ben bu ayrılık kokusunu,
ta ki ;
Derin dehlizlerde,
kuytu köşelerde, belki metrisin orta yerinde,
belki pozantı'da, belki niğde'de...
Demir parmaklıklar üstüne bir bir kapandığında,
yada;
Tatarla,
Volta atarkenken de duyarım.
Kimseye birşey demem,
diyemem, ben bu saatlerde..
Keşkelerim, alır götürür beni sensizliğe ve çaresizliğe...
sanki;
Sanki, oyuncağını kaybedipte bulan bir çocuk misali,
seni aynı yerde aynı saatte, aynı dakikada bulurum,
yani olduğun yerde her zaman ki gibi yüreğimin tam orta yerinde...
ve;
Ansızın,
seni kaybederim.
Silüetini ararım, çerçevesi kırık, saman kağıdı yapıştırılan,
gözlüğün buğulu ucuz camlarında...
Başımı göğe kaldırır,
dört duvar arasından görünen,
yağmur bulutlarına bakar, bakar da aldanır,
onlardan önce,
ağlarım, için, için,
senin için, bizim için,
aşkımız için,
geleceği olmayan yarınlarımız için,
bir tek damla gözyaşı yere damlatmadan,
kaytan bıyık,
Gardiyan Abbas'a çaktırmadan...
Namerte koz verip, gözaçtırmadan,
Bir düdükle yatıp,
bir düdükle kalkarak,
yarına aynı saatte aynı dakika da yüreğimin,
yada;
Metrisin tam orta yerinde,
seninle, beraber bir gün önceden bulutlarla anlaşıp,
elimde tesbih, yumurta topuklu ayakkabıların ökçesine basarak,
demir parmaklıklar dedikleri yerin,
Allahsızlıkların ! kitapsızlıkların ! olduğu,
yarınların umutsuz olduğu soğuk taşlarla çevrili olduğu yerde,
seninle gizlice bulutların üzerinde buluşmak için....
......./
Şimdi;
Sen yine de bu köşesi yanık mektuplarıma aldirma,
her zamanki gibi gül geç..!
Yalnızca şunu bil,
yanarım,
yanarım da gençliğime değil,
sakın darılma, yanlış da anlama..!
Ben;
Yine,
sensiz bir günün ortasında,
acılarla cebelleşirken,
ne hali varsa görsün demişsin..!
Hani yeminlerin, hani sözlerin, hani kömür karası gözlerin...!
....../
Bu nemli duvarlara,
bilki;
Her yıl eklenen çintiklerin sayısı çoğalıyor dertlerimle beraber,
yüreğimin tam orta yerinde..
Hakim mahkemede sormuştu pismanmısın diye !
hiç pişman değilim Hakim bey dediğimde, Hakim şaşırmış,
idamını verirken bu sevginin kalemi kırıp gereği deyince,
feryat figan eden dostlarıma dönüp, hiç pişman değilim canlar,
sevgimi öldürdüğüm için, derken...
Yürüğimde kelepçe,
sensizliğe doğru yürürken,
elimde tesbih rahvan adimlarla yumurta topuk üzeri,
yıllarca sana vurgun !
yıllarca sana hasret !
yıllarca sana yangın!
boş yere senin için,
bizim için,
ne yazık ki !
aşkımız için,
yıllarca boş yere, suçsuzca,
senin ve sevgimizin suçunu üstüme alarak yattığıma yanarım.....
Çobandan dostlara sevgilerle....
bu şiire ile o gardiyana söz söyleyip uzun uzun muhabbet etmek isterdim ama ne yazık ki çok yorgunum işten yeni geldim inşallah yarın tekrar dönecegim bu dizelere şimdilik tebriklerimi bırakıyorum dost sayfasına görüşmek dileklerimle hoşca kal agam .
Sevgi mahkumu oldu mu insan ister mübbet olsun isterse idam. Ne farkeder sevgili İlyas tebriklerim sayfanda...👍👍👍