Sensiz Bir Dünya Ölüm

Pus düşmüş bir söğüt ağacının
Ardından bakıyorum
Yıkılmış yürüyüşüne
Adımlarının başı eğik
Kendi ölüm tarlasında
Sürüklenen
Kızıl bir yaprak gibi
Süzülüyor içime
Yalnızlığının yenik kokusu
Gece esiyor siyah saçlarının arasından
Saçlarının karası
Rüzgarı kör ediyor
Kovalıyorum gözlerimle
Yıldız bulaşmış saçlarına dokunma!

Ellerin, kanımdan tutan ellerin
Şimdi
Boşluğu adımlıyor
Yüzyıllık sarhoş gibi.
Bir an durup
Ellerine bakıyorsun
Yıkık dökük.
Ellerime bakıyorum
Keder düşmemiş topraklar gibi
Eğreti bir çirkinlik ellerimde
Bu kadar anlamsız mıydı ellerim?
Ellerindi ellerimi
Bana kutsal gösteren.
Ellerine bakma öyle
Gözlerin üşür
Yüreğime çığ düşer
Ellerindeki ayazın şiirine bulaşmış parmaklarım!

Omuzlarımda boşluğun
Nefesimde düğümlü bir hıçkırık
Bir yağmur damlasında
Issızlığını yakar gibi
Düşüyor bakışlarım
Kızıl siyah toprağına.

Oysa,
Kirpiğim puslandığında;
Omzundaki kasırgalarda
Şarkılar dinlerdi yağmurlar
Siyahlar gece giyerdi
Sen nehir olurdun ben söğüt
Dallarım hep yüreğine eğik
Biz her zaman olurduk
Ben hep büyürdüm avuçlarında
Adım adım.

Pus düşmüş bir söğüt ağacının
Ardından bakıyorum
Bakışlarının gölgesine
Saçlarında yıldızlar
Ellerinde şiirler
Omuzlarında hiçliğin kasırgaları

Bir darağacı kuruluyor
Dünyanın şah damarına
Kan vuruyor nehirlere
Bir ölümlük dünya
Kalıyor senden geriye
Bir dünya ölüm soluyorum
Toprağının darağacında!


9.3.2015

09 Mart 2015 35 şiiri var.
Beğenenler (3)
Yorumlar