Şerbetli Pusula Ve Zaman Yönlendirici

Garbın uğultusu duyuldu,
tufan yakın!
siper et yanaklarını..

kaybolan dumanlar var aramızda
gözlerin yere batmış ışıksız,
sis sanma sakın körlüğünü
gri dumanlar çökmüş ortamıza.
bu ateş söküşü sağ elimden
şair elimden kıvılcımlı, beyaz kağıtlar
amanın olsun, boğmasınlar seni
yazgına bi kalem çaksam
Tutuşacak kalbin,
pişecek az vakit
yüreğin olacak sonra...

burada, kalbi pişmeyene
sevda emanet edilmez, bilir misin?
Farkı figanı olmaz
kadının, erkeğin...
Toparla yüzlerini hadi artık
semalar beklemez temaşamızı
esintiler şefkatsiz vuruyor bize
damlıyor arz üstüne hiddetlim
sana git diyemiyorum
kal da diyemem,
sen anla bu sefer,
mecazı kabul et mealen...

gafletimi saklıyorum bulutlara
göz kırpanlar anlamışlar
bu demet demet bekleyiş çare değil!
rüzgar epey yığıldı paltomdan içeri
biraz daha kıvılcım yazsam olacak
bir tutam daha duman,
sonra,
başlayacak sel d/umurları,

havaya aldanma bu aralar
hastalık yayılıyor ciğerler eşiğine
ahımdan ala maraz olmasa da
dikkat et yine de, bir başka çeşidine..
ilk damla yanağa düşer
gözden veyahut göğden...
o halde!
siper et yanaklarını,
tufanım birikti avucumda,
azledilmen kendi elinden...

yıllarımın evveline fikrim düştü
bir babam vardı ve bir de rüyalarım
hatrımda hala
nasıl hatırlatırdı bana hatıraları
unutma dediği herşeyi unuttum evvela
ve sonra zamanı öğrenmiştim
hatırlayarak her şeyi, çocukluğumdan
bu güne devşirebildiği ne varsa..
zamanında öğretmişti bana, zamanı
değerli olanı ve zamanı harmanlamıştı
Babam, kıymetli hazinem
kutsal kelamından önce hediyesiydi
iki suretli saat...
bir tarafında roma rakamları
bir tarafında pusula..
sanki o anda icat edilmişlerdi
babam benim için tasarlamıştı
avucumun içine bırakmadan önce uzun uzun
öğretti bana, yolumu nasıl bulacağımı
zamanı nasıl anlayacağımı

güneydeydi hep beytullah..
doğudaydı hep sabah güneşi
kuzey yıldızını bulabiliyordum
herhangi bir gecede,
batıda her aşkın ve yalnızlığın şahidi
müstakbel kıymetlimiz, güneş

her nesneye bir karakter
ve isim kazandırmak gerekliymiş,
güzel pusulam, vakit ayracım
Zaman Yönlendirici ismini giyinmiş
sadakatli meşrebim
baba yadigarı saf umudum
seni kattığımdan günden beridir
zamanla
hep
önce kendimi buldum.

-tıpkı seni bulduğum gibi...

zamanı bölerken rüya mertebesinden
Antakya'nın meşhur künefecisinde
bir günün batısındayken vakit
ayrılmıştı zaman 18:07' ye
temmuzun 18'iydi.. güneş batarken
doğuyordu aynı vakitte
yüzünden bu yan tan şafağım..
kuzey tarafına damladı şerbet
tatlandı kuzey göstergesi
kuzey yıldızını anımsamasında kalbim,
gördüğüm küçüklük rüyamda,
hatırladım şimdi, suretinde belirgin
ya da belki de sendi..

bakışlarım kilitlendi o yana
O an sihirlerin tümüne inandım, istedim
durdurabilseydim zamanın o sen yönünü..
ah benim kuzey şerbetim..
suretine yandığımdan beri
tatlı değil artık hiçbir şeker
hiçbir şıpsevdi sakızı,
pamuk şekerlerin rengi artık hep haki..
elma şekerinin kırmızısı siyah-beyaz filmlerden kalma
esnafın çok sevdiği taş kadayıflar lezzetsiz,
damağımda kalan ne varsa
sende birikti..

ne zaman yüzünü sorsam
kuzeyi işaret eder şimdi, Zaman Yönlendirici..
ah benim şerbetli pusulam,
bir vakit demişti babam
güven doğrultuna,
hep doğruyu bulduracak nasılsa,
bekliyorum seni şimdi,
kuzey yıldızım, tatlı şerbetim, en kutsal doğrum,
bekliyorum..
zira babam hiçbir zaman hiçbir yönde
hiç...
yalan söylemedi..

29/01/2014
Antakya

29 Ocak 2014 98 şiiri var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (1)
  • 10 yıl önce

    Değerli bir şair arkadaşımızın güzel ve yapıcı eleştirisi üzerine bazı düzeltmeler yaptım..

    saygılarımı sunuyorum..