Serzeniş
Ayazlı bir gecenin ellerine doğmuşum ben
Cam kırıklarında ilk emeklemelerim
Yürümeyi taşlı yollarda öğrendim
Yelkenlerimi kasırgalarda açtım
Rüzgârdan bile saymam meltemleri
Zor kadınlarda tattım sevmeyi
'Yüreğin yetmiyorsa sevme' derdi hocam
've herkes için bir soru işareti as beynine çengel gibi,
Baban için bile'
Ben bir senin için asamadım o soru işaretini
Çünkü sapladığın hançer yarılan yüreğimden daha değerliydi.
Ellerine değdiği için
Dünyayla takas ettim
Senin gözlerinde bulduğum dünyayı
Benim şafağım başka, güneşim başka şimdi
Yıldızlarım başka, ayım başka, bulutlarım başka
İnanırsın bana , inanıyorsan aşka
Her çıkmaz sokakta daha da bilendi aşkım
Aldırmadım peşimi bırakmayan celladım kelimelere
Gecenin karanlığı soyunup gelse üzerime
Mezarlık kaçkını ruhlar takip etseler beni
Onlarla birlikte şehrin bütün devriyeleri
İspiyonlasalar köşe başlarını tutmuş gölgeler
Rüzgâr havadan bildirse yerimi
Yıldızlar yağsalar ateş yağmuru gibi
Anlamadınmı hâlâ
Senden başkasına titremez bu yürek
Hatırlamıyorum
Kaç güneş ölü doğdu ellerime
Kaç şafak kahpelik etti
Kaç rüzgâr kokunu çaldı benden
Sensizliğe boyadım kaç gün batımını
Kaç gece sigaramın dumanıyla harmanladım hayalini
Kaç kâbustan uyandım kan ter içinde
Kaç çığlığımla hançerledim gecenin bağrını
Kaç şarkıyı aldım kara listeye
Kaç şiir ağladı kalemim
Kaç kelime boğdum lugatimde
Kaç cümlem taşıyamadı seni
Kaç kez kazan kaldırdı yüreğim beynime
Kaç kez nefesimle ovaladım gözlerini
Hatırlamıyorum bile
Ellerimde kaç fotoğrafın eskidi
'Bülbüller susarsa sen o zaman kork, sevmeye değecek
gül kalmamış demektir' dedi hocam.
Ve ben onu bile azâd ettim hocalıktan.