Sessiz Kentlerin Tek Odalı Evleri

Küçük ve çatısızdır
Sessiz kentlerin tek odalı evleri.
Yalan gecelerde doğar güneşleri.
Bilmezler soğuğu-sıcağı, ay-yıldızlı semayı.
Üşümez ki elleri hiç!..

Devrildikçe toprağa, sallanan bedenleri
İnzivaya çekilir arşa çıkan ruhları.
Nefessiz kalır, kundaktaki haline döner
Düş gölgelerinde uykuya dalan yürekleri!..

Harabeye dönmüş duygular yaşanır
Ara sokaklarında bu küçük evlerin.
Eşitlenir zengin-yoksul, güzel-çirkin,
Tek renge boyanır saraylar, gecekondular, şatolar.

Dönüp bakmazlar geriye dökülürken günahları,
Karanlığın sesi çınlar kulaklarında yalnızca
Ve yalnızca ruha uzanan acımasız eller tutar ellerinden!
Ne molası, ne de yorgunluğu olur zamanın.
Toprağı giyinmiştir artık yarım kalan düşleri...

Hiç penceresi olmadı ki küçük evlerin,
Ne güneşi, ne de mehtabı gördü soluk yüzleri.
Kah yağmurla, kah gözyaşıyla sulandı
Göğüslerinde açan kır çiçekleri...


17 Ağustos 2009


Not:Her gün sabah akşam yakınından geçtiğim
mezarlığın düşündürdükleriydi şiirime konu...

14 Eylül 2009 211 şiiri var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (2)
  • 14 yıl önce

    Doğum kadar gerçek ölüm de Mühim olan bu ince çizgide ne kadar doğru yürüyebildiğimiz ve nasıl doldurabildiğimiz gönül hanemizi

    Tebrikler Rukiye hanım

  • 14 yıl önce

    Manaya anlam vermişsiniz ablacığım.Şiir mükemmel.Yorum yapmam saygısızlık olur.Tebrikler.Işığınız bol olsun.