Sevgilim
bende bilmiyorum ki
neden sabah akşam burada olduğumu
yüzüme vuran karın alevi ile üşüyorum
ayaklarımı yakan şöminenin alevi ile üşüyorum
neden ısınamıyorum
bu karlı akşamlara
bu sıcak sabahlara
biliyorum
o pembe battaniyesiyle beni saracak
o soğuk teniyle beni yakacak
yatağımı ısıtacak
bir sen yoksun
dün aynada gördüm seni
izin kalmıştı
doya doya kendime baktım
daha sonrada fincanda
sonra kendime bir kahve yaptım
bol köpüklü bol şekerli
seni içtim akşama kadar
seni içtim yudum yudum
sonra bir baktım yataktasın
yastığa sinmiş kokun
seni koydum başımın altına
uyudum mışıl mışıl
ve yine sabah oldu
pencereden bakıyorum
evet
işte ağacın altındasın
bekle yanına geliyorum
belki iki çift laf ederiz
belki ben söylerim
sende beni dinlersin yukarıdan...