Sığıntı
Sığıntı gibi; gözlerinin değdiği her anım
Bir somun ekmek parasına avuç açan
İki kubbe avlusunda bekleyen dilenciden farkı ne yüreğimin
Peşinden düştüğüm zıpkın gibi kaldırım taşlarına dayadığım hasretin
Neresinde bereketi besmele ile başladığımız kutsal sevdamızın
Sığıntıdan öteye gidemediğim gözlerin
Neresine giyineyim bu sevdanı; üşüyen yüreğimin
Bir başkasının verdiği kazaklara sığınırken
Senin sıcaklığına tutulan yüreğim
Ararken tenin koyuluğunu bir başkasının kazağın da