Sıra Bende 3
erken anladık
kağıttan kılık değiştirdiğini 
hangi çiçeğe benziyordu rengi diyeyim 
İri iri gövdeli pembe güller gibiydi 
gurbetimde rehinde olan o şehirden 
saçlarına vuran 
palamut kahvesi gölgeler getirmişti
kır yanığının efendisi
diksiyonu duru ,boyu uzundu
dur biraz, aşma dedi
kır yanığının efendisi
ekmek arası bir aşk bölüşeceğimiz
mükellef sofralara yürek dayanmaz
kuş masalı dinleyen bir  bulut gibi  an 
saba makamında  bir ezan sesiyle yere düşdü
her şey toz duman 
içimizde boğulmaya mecburdu 
yaşam ölüm  ve aşk
ne garipti düğün evinde yalnızlığı biri deseydi
üç mum göğsümün ortasında yanar
arşı arşı şehirlerden sonra da ağrısı kemiğime inerdi
elem tere fiş 
mızmız bir buluta muskaladım kırgınlığımı
üstünde efsunlu üç kat sema
önümde dağlar ve gözlerde şiş 
yeşil çam ağaçlarının altında 
hem annemi hem babamı çok özledim 
sağanak yüzlü gökyüzünün elinde oyuncak
rengarenk çatılı şehirleri
yemyeşil parklardaki çiçekleri
logo çılgını küçük bir kız gibi yerleştirdim
arkasından
bir off çektim
yıkıldı yığınlar
arkada  kalmıştı şehrin kabaran dağları

