Sırılsıklam
Aysız bir akşamüstü
Islık çalıyor nemli yollar
Kasım ın hazin ayak sesleri
Gerdanımda ekim in ılık nefesi
Sarhoş bir yağmur
Sicim gibi yağıyor
Merhemi olmayan sol yanımdan
Yağmur öpmüştü ıpıslak
Sevmiştim gözlerimdeki irisi
Bu aşk denilen meret
Bir kalp atımına mı denk
Yürüyorum çürümüş kentimin
Islak caddelerinden
Gölekli çukurlardan
Battıkça ayağım
Kalmadı ıslanmayan yanım
Damlalar aktıkça tenime
Berduş etti beni de
Bu hengâmede
Tüttü romantizm ocağım
Göğsümde yanan bir çerağ
Islanırken sırılsıklam
Saplandı kalbime bir aşk sancısı
Hani nerde o sevgiler
Nerde o eski özlemler
Cebelleşirken yağmurun dansıyla
Çatladı içimde tomurcuk güller
Yazgıda mı bir boşluk vardı
Ya da dilediğince yaz dedi tanrı
Bu yolları bozuk şehirde
Buruktur hep bir yanım
Sıçrattığı sular cabası
Geçen arabaların
Geçin dedim, geçin bakalım
Kimler çamur atmadı
Yağmurdan kaçmamışım
Doludan mı korkarım
Damlarken şıpır şıpır
Alnımdan aşağı saçlarım
Sıçrayan çamurlarla
Kahve keyfi gibi geldi
Firari yalnızlığım
Eserken kavak yelleri başımdan
Kime ne ki yaşımdan başımdan
Ruhuma takılan şiirlerle
Tut ki ben de bir abbase
Gençliğimi yaşattım yeni baştan
Vardı elbet bir bildiği
Aşk mefhumunu
zülküf etmeyen Tanrının.
Hayalde bir sevgili
Rutubet kokar bu mevsim
Memleketimin nefesi
Yürüdüm ağır aksak
Islak imzalı mısralarla
Mülteci bir geceyi
Sokağa rehin bırakarak
Keyif verse de ıslanmak
Demir attım iskele sancak
Kuru hayal de değildi
Yağmur öpmüştü ıpıslak...