Sizi Tanıdığımda
Sizi tanıdığımda
Hazan yüklü bulutlar basmıştı gözlerimi
Eylül yağmıştı
Zümrüd-ü Anka'nın kanatlarına
Aşk saklanmıştı
İstanbul'un yağmalanmış sokaklarına
Belli ki uzun bir hasretten geliyordunuz siz de
Merak akıyordu gözlerinizden
Bağışlıyordunuz ruhumu
Ben eski bir kitabe gibi çözüldükçe
Yol oluyordum önünüzde dövüldükçe
Sizi tanıdığımda
Yüreğim gurbetteydi benim
Sılasını hiç bulamamıştı belki de
Siz dokundukça yalnızlığıma
Kalabalıklaşıyordu uğultular
Yorgun bir sükut seğiriyordu dudaklarımda
Ansızın başlıyordu içimin zelzelesi
Kalbi duruyordu göğümün
Avuçlarımdan bir bir düşüyordu kuş cesetleri
Mesul değildik ikimizde çocuklar gibi
Ne geçmişten
Ne gelecekten
Hep gebeydi ruhlarımız
Ve hep aç
Arzulamak genlerimizde vardı sonuçta
Yaşamaktan fazlası olmalıydı
Değmeliydik yaşamaya
Biliyorum o zamanda köz kokuyordu sözlerim
Geceleri uyku yanaşmıyordu rıhtımıma
Kapanmamış parantezler zehrini akıtıyordu içime
Hayata döndürmüştünüz siz beni
Panzehir gülüşünüzle
Değince elleriniz ellerime
Zamanın külleri savrulmuştu yüzüme