Solucan

Aslında şöyle dikkatli bakınca parmaklamın da o çok huylandığım solucanlara benzediğini farkettim. İçimde bir an bir tiksinti oluştu. Ama vaz mı geçtim parmaklarımdan hayır. Böyle düşündükçe kendime nankör demekten alıkoyamıyorum kendimi. Halimize bak her tarafımız kıl tüy içimiz milyonlarca kötü pis kokulu bakterilerle dolu.


Bakmasak kendimize en pislik canlı insan aslında. Her gün duşlar alır kıyafetler giyer kokular sürer traşlar olur öyle çıkarız diğer insanların karşısına onlar da bizim karşımıza böyle çıkar. Ne kadar iğrenciz aslında. Dünyanın en güzel insanını düşünün, yemek yiyor karnı ağrıyor ve sıçmaya gidiyor. Kimse güzelim demesin bir zahmet. Biz insanoğlu kendimizi böyle kabullenmeliyiz hiçte öyle


değilmişiz gibi caka satmaya ne gerek var.


Az evvel parmaklarımın da aslında o çok huylandığım görmek bile istemediğim solucanlara benzettim. Düşündüm ki onlar bizden kat kat daha üstün. Çünkü bizim gibi kendileri kamufle edecek bir akılları yok. Oldukları gibidir onlar, ne iseler odurlar.


(düz yazı şiir '' mensur şiir'' denememdir) 

05 Mayıs 2020 49 şiiri var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (2)
  • 4 yıl önce

    Solucandan bizi ayrı ve çok değerli yapan akılla hayırlı olanı seçme yeteneği, nimetini gözardı etmemek gerekir. Kaldı ki bu ve binlerce nimetler sunulmuş olması ile bir imtihan salonundayız. Mesela kalbimiz fıtri olarak imana hazır yaratılmış. Ancak imtihan gereği biz onu hangi iyilik güzellik, hayır ile donatırsak yüzümüze o yansıyacak. Kötü, pis çirkinliklerle donatırsak o zamanda yüzümüze gözümüze halimize fikrimize o pislik yansıyacaktır. Esas temel nokta imanı mı yoksa şirki mi seçeceğimiz. Gerisi ona göre şekil alacaktır kuşkusuz. Bu minvalde bir soru, imanı seçmiş günde beş defa defi hacet yaparak adeta bir nehre günde beş defa giren bir kişi de kötü kokudan bir eser bulabilir misiniz ? Diğer türlüsünü düşünmek bile istemem ben taharet musluğu bile kullanmayan bir seçimin kokmaması, pis aşağılık davranış ve fikirlerde olmaması mümkün mü? Ne dersiniz Hüseyin bey, eğer konuyu insanın iç biyolojik yapısına göre değerlendirirsek o zaman işin içinden hiç çıkamayız. Çünkü o yaratıcının sahasına girer ve insanlık tarihinden bu tarafa bütün tıp ilminin henüz çözemediği binlerce anlaşılmazlık önümüzde duruyorken kalkıp ta def i haceti bir sorunmuş gibi göstermek konunun esasından sapmak olur. Kaldı ki o da büyük bir nimet değil midir ? Düşünsenize defi hacete çıkmama, ya da çıkamama sorunumuz olsaydı ne halde olurduk. Sadece buna bile ne kadar şükretsek karşılığını ödeyebilir miyiz sizce. Kusura bakmayın başınızı ağırttım. Elinize sağlık hep iyilikte kalın Hüseyin Bey, Selam ve saygılar sunarım.