Sona
Çakıl taşlarının saflığına büründü
Tüm aynalar
Aynalar ki sessiz bir fırtına
Biliyorum yine çalacak bam tellerin
Suskun ahiret düşleri yansıyacak omuzlarına
Ağaçların tepesine serçeler konacak
Atışacak aşk aşkla...
Ben ise Sona... Sana...
Sessiz bir geceden geldim
Koynuna indim ince ince
Fısıltı yağmurlarına kapılan çiçekleri
Sıcaklığında ısıttım
Rüzgarın sesine kulak verdim... Hey hat!...
Okyanuslar dolusu kucak açtım
Sesinin tınısına geldim
Ve teninin pürüzüne sakladım kendimi...
İçimdeki gökkuşaklı semalar açılırcasına...
Şiirler astım gözlerine
Kirpik tarlasında suladım gözyaşlarını...
Dudak çizgisini doldurdum aşk iziyle
Kalbimde senden başka memleket yok
Rüzgar rüzgar sen korkarsın
Benliğim de...
Yine de
Kırılgan duygularımı darmadağın eden
Sözlerin acıttı tenimi...
Ve işte...
Yumuşak boyunludur gece
Ve güven arzusu göklere çıkar...
Sevişgen dudaklarının çizgilerinde,
Şefkat filizlerini yeşertirken,
Arzunun kül edilme isteği
Tenimin acısında dolaşır...
Ve yine
Güven,
Yanmış dağların anızlı topraklarında,
Kaybolur gider...
E F T E L Y A...
(Akdeniz’i cebinde taşıyan kız...)
Yorumlarınız için teşekkür ederim canlar...
Yüreğinize, kaleminize sağlık...
Tebrikler can icim seni burda gormek guzel Yurwgine emegine saglik Sevgimle bi omur
Zevkle okudum ...
Şiir baştan sona şahane, özellikle final çok etkileyici yüreğinize sağlık.