Son/uç
//-hecelerin kalbe dolup kaleme dökülemediği andır, sevda...-//
gecelerin en derin deminde esen şiddetli rüzgara maruz kalırdı tenin
gözlerini hafif kısarak bakardın gecenin serin huzuruna
tutuşurdu ellerimiz
arka mahallenin çocuk parkı salıncaklarında
bakışırdık durmadan,
sen, sana doyulmayan aşk şarkıları gibi hapsederdin her solukta
---
utanırdık,
utanarak baktığımız zengin semtlerinde seyyar satıcılar gibi
utanırdık,
geçtiğimiz sokaklarda üzerine çamur sıçratmış insanlar gibi
utanırdık,
eski filmlerde elele bile tutuşamayan masumane aşıklar gibi
utanırdık,
tüm hayatın son/uçlarını şiire aktarır gibi...
---
gecenin serin sularında kadeh tutan aşk sarhoşuyduk
yudum yudum içtiğimiz sevdanın kalplerimizde ölüm günü
boğazında düğümlenen iki hece,
başında hançer tutan cellat,
mezar taşını elleriyle oyan bir cinayet sebebi adeta
Bitti!
hecelerin kalbe dolup kaleme dökülemediği andır, ayrılık
çocukça gülüştüğümüz aşk bahçelerinin hazan ayı Eylül
geçip giderken özlem dolu mazi,
sen sırtında iki-üç darbe iziyle kaçacaksın hatıralardan
yok oluşumuzda anlayacaksın hayattaki köşe bucaklarımızı
elele koştuğumuz aşk bahçelerinin son/uçlarına açtık kucaklamızı
çocukça gülüştüğümüz aşk bahçelerinin hazan ayı Eylül geçip giderken özlem dolu mazi, sen sırtında iki-üç darbe iziyle kaçacaksın hatıralardan yok oluşumuzda anlayacaksın hayattaki köşe bucaklarımızı elele koştuğumuz aşk bahçelerinin son/uçlarına açtık kucaklamızı 👍