Suçsuzlar

Bulutlar çok uzakta bir yere yetişecekmiş gibi
Hızlı bir akış ile kayboluverdiler semadan
Güneş artık rahat
Güneş artık huzurlu
Ve gök yüzü, ışıl ışıl
/mış

Sıcaklık ortamı ele geçirdi ya
Yağmurun saliselik evladı gök kuşağı o
Boğulmuş soğuk gride,
Çevresi rengarenk
Ama matem kokuyor

Saat kaçtır şimdi?
Şu an, ne in, ne de cin var!

/Yok yere

Bu sabah yaşanılanlar
Ah bu sabah
Az önce,
Bir bilinse
Yok yere

Şahsa münhasır
Profesyonelce kurgulanmış bir kamera şakası
Olsa keşke
Ve el sallasak gülerek hep birlikte

Saat Araf şimdi
Ne in, ne de cin
Az önce
Ah bu sabah
Yok yere


/Hava boşluğu!

Hafif esintinin eğlendiğini biliyorum
Ağaç yapraklarının hışırtısı, kıkırtısı geliyor
Ve çiçeklerin alaya aldıklarını hissediyorum
Dışarıdan
Dışarıdan sesler geliyor

Firkat'in arka bahçesinde
Ağlanacak hallerine gülenler
Temelden sarsılmış oto kontroller var
Ya sabır kolonlarıyla ayakta tutmaya çalışıyorlar
Bedenlerini

Belki şu an hayalden kovuldu
Belki huzurdan
Belki de hayattan

...Kovuldu ama

O yüzden
Aklıma getirmek istemediklerim var
Farenin tahtayı kemirip içine girmesi gibi
Sızmayı becerebilen düşünce komşularına sahibim
Maalesef,
Aklıma getirmek istemediklerim var
Ama geliyorlar çaresiz

Ya onu yaşarsam
O kodesi
Ya çıkamazsam
Bir daha?

Aklıma getirmek istemediklerim var
Kötü empatiler
Birilerinin yaşanmışlıkları
Kötü
Kaderin bir oyunu mu bu arabeskinde,
Başa saran hayatlar
Bu nasıl hezeyan, nasıl yenilgi durduk yere
Topu döndürüp dolaştırıp,
Kendi kalesine, atanlar var

/ve Adalet deniyor
/muş

Suçsuzlar var, hüküm giydirilen!
Az önce, ölenlerle birlikte
Vakti gelmeden, yok yere