Süreyya

Süreyya


Zakkumlu bir ev düşün içindesin

bütün kapıların açık ve denize dökülmüş yüzün

hüzün devşiriyor mavnalardan çakarlar

kıyıda yasaklı balıkçı tekneleri

ağlarını tamir ediyor yaşlı kaptanlar

işte diyorsun hayat tam da bu

'' birileri şu zavallı yüreğimi de onarsın ''


çakallar gibi yan yan yürüyen

yengeçlerin ortasında bir çift ayak bileği gibisin

yahut altın halhallarına gülen gamzenin

orta yerine doğmuş yıldız kümesi

dalgalar vuruyor yürüdükçe ayak parmaklarına

kumun teninde bıraktığı iz kadarsın hayatta

'' ama iyi küfrediyorsun sakın uslanma ''


baktım gökyüzü olabildiğince karışık hüzünlü

bir akşam üstü bir gün batımı dahası

kahpeliklerle geçmiş ömrümün son durağından

Şeytan sofrasından Cundaya doğru giden her rüzgara haykırdım

diret ayaklarını ket vur zincirle artık uzak yollara gitme

ölçülemez mesafelerdesin zaten yüzün karma karışık

'' vurulmuş kirpi gibi duruyorsun kopan kirpiklerimde ''


yine bu sabah dilim perşembe pazarı gibi dolaşık

kimse kimseyi sevmesin diye çabalıyorum oysa uzak yıldızlarda

sarımsak kokulu gazlarla öldürülen çocukların

birdirbir oynarken attıkları kahkahaları duyuyorum

seslenmek istiyorum bütün kainata '' el üstünde kimin eli var ''

oysa ben bütün aşklarımı senden önce yaşadım

sonra sen geldin aşkı neyleyim Süreyya

19 Ağustos 2019 253 şiiri var.
Beğenenler (3)
Yorumlar