Sus Artık
Efkârın zekatında, yalnızlık hanedanım
Dünü gömdüm, yarınları koydum avuçlarıma
Ben bedel, takaslı sevdan var ya
İşte o sana yeter, sus artık!.
Galebe çalar hüzün, ayna olur bakışa
Sevdanın sıratında heceler acıtır
Nasıl birşeydir birileri yitirirken sevincini
Yas tutmayan kına yakar ya, kenardan
Öylesin işte, sus artık!.
Tersine akan su renksizliğine meydan okur
Ak ile kara arasında acını ağırlarken
Sesini sessizliğine bağışlamıştım, ufalanan lokmalarda
Hangi devranda sakladın gözlerinin haykırışını
Sanki ayaklar emanet, yürümeye takatsızım
Dil, usturadan keskin; sus artık!