Suskundu Yıldız
on altı yaşında
ayın altından geçtim
gökkuşağı suyundan içtim
bir volkan
beli incecik
bütün yeryüzü, portakal bahçesi kokardı
başka ağaç bilmeyen turunç
gülümserdi, Tanrısına toz kondurmayan
babam beni arardı, ben de kuşkonmaz siftahı
kuşları ürküten sarhoşluğum
Göztepe stadını doldururdu sevincim
penceremden uzak
dilsiz şiirlerim ve ölüm
bir çocuğun gözleri
geleceğe bakarken parklar çizerdi
annem sokakları toplardı saçlarımdan
kor bir gölge görürdü, babama söylemezdi
merhametli gülüşüyle kutsardı, tekinsiz açlığımı
o sıra boş kağıttı hayat
elimin çizgisinde tütün kokusu, buz tutan gülüşler
aklım bir cahil yol
herkesin sevgilisi vardı
varsın olmasın kedim
bir asi titremede dudaklarım
ömrünü kendi yakan
tenim, zamanı çağıran ateş
saat kulesi
kadın ağıdıyla, ıslak baktı körfeze
bir gün kurumlaşacaktım
belliydi
suskundu yıldız
yarını söylemedi...
bir gün bir şair söyleyecekti
düşünün kara delikleri için fidan dikmeye başla
ellerin üşümeden sessizliğinin nar bahçesinde
gözümü kapattım
şiir yüklü buluttum...
İzmir sokakları kadar sevdaya dalmış bir okşayış hazla okudum inciler yağsın yıldız niyetine:)
..güneş teni giyinmiş alevdi saçları öykünün sevda şiiri olmak için saklanmıştı buluta her zamanki zarafetiyle kalem teşekkürler nilgün hanım tebrikler selamlar...