Suyu Yaşatma Enstitüsü

Ulan Akdeniz! Ulan Akdeniz!
Senden bir nefes çekmeyince ciğerleri kuruyor adamın
adamın dibinden, en dibinden hatta,
gölgesinden...
tepesine, en tepesine hatta,
gördüğü ilk bulutun üstünden
siniyor tinine tinine yokluğun,
inanası gelmiyor insansın gönlünün göğsünün içinde çarpıyor olduğuna
kum altında bir karetta yumurtasını arar gibi
elini eğelerinin üstüne koyduğunda
ancak anlıyorsun henüz acun eşiti bir eşikte yaşadığını
koşarak sana yeteceğimi bilsem Akdeniz
dağlara, taşlara, taş üstünde başlara
yaşama, yaşamaya, yaşadığımı anlamaya
bağır çağır sevinçlerin en öğürlüsünü atıp boynumun kehinden göğsümün üstüne
bir serçenin hafifliğinden daha hafif
o tüyün dolu dizgin uçuşuyla uçabildiği en uzak yerlere
gelirdim Akdeniz.
Akdeniz en mavini en yeşiline sarıp gömgök göğerircesine bütün göverler
toprağa saldığı bütün kökleri tek tek örülünceye değin yerin
gidip de dönülebilenlerine
Gelirdim... Gelirdim Akdeniz.

Çekilir mi altın karası bir oksijen savaşı daha fazla?
Atın! Atın bütün kötüleri geldikleri yere
Ulan Akdeniz! Ulan Akdeniz!
Parmaklarım toprağın derinlerini yarıp geçecekse,
topladığım suyum ol
Bilirim
öyleyse sonunda okyanuslara açılmak olduğunu
bilirim
ardım Tanrı Dağları önüm Uçmağ'da bahçe
Ulan Akdeniz!
Tek bir Tanrı olduğunun kanıtını sorsalar
Sen hiç Akdeniz'i gördün mü diyesim gelir...
sonra yakalarım sol elimle yerle gök çizgisindeki serseri bulutunu
işte derim, işte herşeyin sırrı bu



●;Suyu Yaşatma Énstitüsü'nden bir bölüm...

26 Temmuz 2015 74 şiiri var.
Yorumlar