Süzülemedik Sevdam

Sebepsiz tutarsız bir hayatın
Tüm kinini kusacak zamanlarda akşam
Burkulmaya başlayan sancıların işkencesi içimde
Kaç kez tanık oldu şehrin meydanı bu mahşere...


Sevdam! Kızma bana bıraktım yakasını insanlığın
Artık bütün denklemler bilinmeyenleriyle kalsın
Vazgeçtim kenar mahallenin itilmiş çocuklarında barınan öfkemden
Ruhumun bedenine sığmayanlardan olduğu saçmalığını bıraktım
Ve küçüldüm, hangi yenilginin şımarık hissinde ezildiğimi bilmeden...


İstediğim sadece bir kere giymekti mutluluğun allı pullu elbisesini
Eskiyecek kadar kalmazdı eminim yaralarından hüzün akan tenimde
Kaybedilmişliğin tüm hıncını çıkaracak bir kısa gün takvimlerden bağışlanan
Adını tek heceye sığdırıp uzun uzun söylemek tanımlanmayan lisanım olarak...
Dilenmek kolay mı?
Hele o asi dik duruşların altında rezilce geri çevriliş...
Oysa son isteğin sahipleri kadar mahkûm olmamış mıydık bu düzene?
Hayalin içinde umudu, umudun gerisinde düş kırıklığı cenneti sunulmamış mıydı önümüze?
...?
Süzülemedik be Sevdam hiçbir filtreden, düşümüzde sakladığımız renklerle...
Süzülemedik Sevdam düşümüzdeki renklerle...


Zor değil ezbere yazmak acıları
Sabaha karşı bir sigarayla başlar ve biter hikâye...
Hayat yazacağını yazmıştır zaten yorumlamak kalır geriye
Ve şiirler dökülür elinden /hafiftir yüreğindekilerden/
Teninde büyür, elinde kalır yani sevdan kaç dizeye sığarsa
Çöküşüne, cesedine örtü bile olmaz
Sevdan uğurlar seni; kefen şahit, toprak çaresiz...
Sessizliğin son senfonisi tüm sorulara cevap
Sevdam!
Son külü savur, ışığa gerek yok karanlık yeter
Yeter bunca dize çok bile bağışladık onca kelime
Ve başlıyor orkestra...


Şimdi,
Bir ölüm için yaşamak mı,
Yoksa hak etmek mi gerekli?


Süzülemedik Sevdam düşümüzdeki renklerle
Süzülemedik...

11 Mart 2010 48 şiiri var.
Beğenenler (3)
Yorumlar