Tablo
eski bir köşkün
yıkık dökük duvarında asılı
üzeri tozlu,
camı çatlak
ve
kara kalem portresi ise
yalnızlık
o tabloda
geçti ömrüm uzun ve dar
koridorundan
tükendi mecalim
kimsesiz
yapayalnız
terkedilmiş o köşkte
sustu yüreğim defalarca
konuşmak istedi
izin vermedim
konuşma yüreğim
sus
söylesen ne olacak
sus
seni duymaz kimseler
sus yüreğim
sadece sus
bir duvar, kireci
dökülmüş üzerine
öyle çaresiz
öylesine renksiz
öylesine mutsuz
beyazlar içinde yüzen karalar
sanki yüreğimi karalar
belki de ruhuma
gölge düşürdü
deniz gözlerine yakın karalar
o tabloda
al eline
al ve kurtar içinden benliğimi
dök tozunu yerlere
kurtar beni
sadece mavi gözlerine hapsolayım
kurtar beni
sadece sana bakayım
kurtar be sevdiğim
tablodan
ölüme kadar senin olayım