Tabure Yalnızlıkları

Tabure Yalnızlıkları


yalnızlığın içimde

eskiyen bir dil olsa da sen bil

ne yol ne iz ne haber

külden bir bahçede

yangın evlerindeyim

üstümüzde çılgın su buharları

sardunyalar yıldız

yıldızlar dizlerimizde

birer sardunya şimdi

evlat askere gitmeden

şu sazımı dile getir


ateş suyu seviyor diye

artık su ateşin içinde eriyik

nazenin gölgeler gibi

ölümlü bir adam

ölümsüz bir kadına

sofrayı kuruyor

tabiiyetiyle anason kokulu

akşamlar olmak üzere

bundan sonrası ey yar

Şam’da kaysı

ölüm dediğin bize ne ki


sırlar Efrahim sırlar

içinden şarkı söyleyen dillerin

vakti gelince kapanan

iri gözleri gibidirler

ama senin şiirlerin yok

olsa böyle olmazdık

olsa olsa bir kadın için senin

terk ettiğin şehirler

küfrediyordur peşinden

söyle bana da etsinler

en çok benim hakkımdır


söyle bir köpeğim var diye

ölmediğimi onlara da söyle

yoksa eskimiştir bilirisin bütün yenilerim

maksadım şuh bir kadının

dilinde pespaye bir söz olmaktan öteydi

ama o benim gülüşümü çaldı

sakladı bütün gerçeklerimi

hayal suskunluğun sancısıdır böylece

oysa gerçek sevdanın ta kendisi

öldüğümüz zaman da

diri kalkacağımız zamanda


öyledir gece yarılarında gölgeler

duvar diplerinde sırnaşık

meylerle zevk edip gülümsemelerini

unuttuklarımızın hatırına

çoğul tabure yalnızlıklarıdır bizimkisi

bu son kadehte sonsuzdur

gelir nasılsa dizlerinin dibini bulur

bütün sorunlu imgeler

gözlerim yarı anason yarı üzüm

kirpiklerimden damıtıp seni

evvel ahir içiyorum


17 Ağustos 2021 253 şiiri var.
Beğenenler (4)
Yorumlar