Tahassür
Sen uyanırken geçtim yollarından,istiklalden beyoğlu'ndan
Şu haline bak, gözünden uyku akıyor,
Sabah sabah hiç çekilmiyorsun be İstanbul!
bu sessizlik ne diye,
Ortaköy'ken bir kayık emeklemeye başlasa;
sonra,bir nefeste geçse boğazını.
şöyle güzel bir küfürü atsa denizine, salıverse güneşi eteklerine
bakma öyle sabah sabah hiç çekilmiyorsun be İstanbul!
Biliyorum en çok vapurların,
yanağına gülümsemeleri çizdiği zamanları seviyorsun.
Martılar gözlerine doluştuğunda bir başka güzelsin be İstanbul.
Kara sularını işgal etti diye;bir türlü kızmalar ime def edemiyorsun kız kulesini!
Nedenini sende bilmiyorsun ,ama hep gözünün önünde olmalarla kuruyorsun düzenini.
Hadi oradan demeleri kuşanıp gelme üstüme,
Olur ya alınganlıklar bulur beni diye;
Yerebatan'da boğulmaya bırakıyorum düşlerimi.
Sonra Balat'a sürgün ediyorum bedenimi ,
Tam kayıplara karışmaya yüz tutmuşken;
Agora meyhanesinde şarkılar söylerken rastlıyorum kendime.
Haydarpaşa dan el sallasam Üsküdar'da bir çocuğa,
Yedikule zindanlarının birer birer kapılarını hürriyete doğru açıp
Kanlı kuyudan çekip alsam solan güneşleri.
Tarihlere sığmayan acılarına sırf şifa olsun diye mısır çarşısına dadansam
Yinede yaranamam sana be İstanbul!
Mayıs kendini haziranın kollarına teslim etmişken.
Bu sefer olmayınca olmuyorları almıyorum yanıma.
Fetihlere bulayıp inadımı,
Konstantinopolis, Konstantinopolis diye örülen saçlarını
Ben İstanbul, İstanbul diye çözüyorum
Bak eski halinden sıyrılmalar seni daha bir çekici yaptı
Böyle daha çağdaş oldun be İstanbul.
Ne Bizanssın oyunları kalmış eskileri hatırlatan
Ne de Fatih'in sokaklarında oynadığı gemiler
Galatan yine yıldızları kıskandıracak kadar güzel
İçinden yalın ayak yürüyüp kendini boğaza bırakmalar geçmiyorsa
Bende adam değilim be İstanbul...