Talihsiz Hayatlar Döngüsü

Talihsiz Hayatlar Döngüsü

Güneşten haberim yok

Gözlerime karanlığı içiren tanrı

Avuçlarıma da kordan bir hayat bıraktı

Kanıma susamış canavarlar doğurdum öfkemden her gece

Her gece yatağıma buyur ettiğim günahlarla kan doldurdum rüyalarımı

Kanamak hiç bu kadar keyif vermemişti bana

Ağlamak ise hiç bu kadar canımı yakmamıştı

Farkındaydım

Pişmanlık değildi canımı yakan

Ağlamayı hala kaldıramayan gururumun kırıntılarıydı



Bağırdılar

Haykırdılar bana

Yapma

Yapma ağlamaya değecek bir şey kalmadı ardında diye

Ben ise gerçekleri duydukça tutamadım kalan gözyaşlarımı

Sonum olacağını bile bile

Hepsini usulca sonsuzluğa bıraktım



Elbet

Oldurabildiklerim peşinde harcamalıydım kendimi

Aslında harcadım da

Acıtmayı beceriyordum mesela

Kanamayı da

İyi gibi gözüken kelimeleri yan yana koyup

Onları kendinden utandıracak kötülükte cümleler haline sokmayı da


Bir çiçek dalında nasıl öldürülürü

Daha doğmamış umutların ağzına nasıl sıçılırı

Ya da

Gün yüzü görmemiş beklentilerin üzerine nasıl toprak atılırı

Her birini çok da güzel yaptım

Hepsinin hakkını tek tek soktum gırtlaklarına



Evet yaptım

Elimde bırakılanların

Alnıma yazılanların

Koynuma sokulanların hepsini

Hakkını vere vere

Canının ala ala

Ciğerlerini söke söke yaptım

Hem de öyle bir yaptım ki

Tanrıları bile kıskandırdım yarattığım kıyımla



Ama

Başka seçeneğim yoktu

Eldeki malzeme buydu

Düşündüm ruhum boşlukta sallanırken

Oldukça fazla düşündüm hatta

Başka ne yapabilirdim diye sordum kendime

Ama varlığından haberdar edilmediğim olası güzellikleri aklıma getiremedim ne kadar uğraşsam da



Sonra dediler bana

Hesap günün var

Ödeyecek bedellerin

Sürüklendiğim o boşlukta içimde kalanları da kurban ettim

Bir hiçtim artık

Varlığından düşmüş bir kimsesiz

Almadı aklım

Bilgisinden mahrum bırakıldığım şeylerin bedelini neye göre ödeyecektim



Avuçlarımdaki kordan başka bir şeyim yoktu

Ben de

Bana çıkan bu borç için canımı sundum

Sustu yaratan

Sustu tüm sesler

Söndü avuçlarımdaki kor

Ruhum da akıp gitti serçe parmağımdan

Değerimin değerinden bile eksiye düştüm



Belki dedim

Belki başka bir hayatta değerimden eksiye düşmeden yaşayabilirim hayatı

Ama olmadı

Tanrı’ya olan borç tekrar ettiğim her hayatta karşıma çıktı



Sonunda anlamıştım gerçeğimi

Ama

Dilim varmadı yüksek sesle söylemeye

Sustum

Öyle bir sustum ki taş oldum

Acıyla tutuştu tenim eridim toz oldum

Bir yel geldi sildi süpürdü bedenimi

Başka bir bedel ödeme düzeninde var olana kadar

Sonsuzlukta kayboldum 

13 Ağustos 2024 119 şiiri var.
Beğenenler (9)
Yorumlar (2)
  • 3 ay önce

    Böylesi güzel şiire ne denir?İçsel,derinden,düş ötesi.Kutlarım Menekşe Hanım.