Tanrıların Kahvaltısı İki Küçük Öpücük Ölüsü

Ben senin en çok sahipsizliğini sevmiştim
Sonra... Birçok sahibin oldu.



I.
İçimdeki siyah pelerinli ressam
Tanrıların kahvaltısı için
Renklerin dudağından iki küçük öpücük ölüsü
Bırakıyor bize her sabah
Canımız hiç yanmıyor. Hiç.


Paslı nefesini durmadan ruhuma üfleyen
İspirto içen simyacı çırağı beni düelloya çağırıyor
Ona dilimdeki kılıç yarıklarını gösteriyorum
Sanıyor ki, ben sadece iz'den yapıldım.


II.
Ve senden bana doğru akan bütün uçurumları yudumladığımı bilmiyor
Önünde 'düş çöktüğüm' aşk onu döverse, boşluk manyağı olur.


III.
Soğuktan üşüyen yağmur damlaları cama vuruyor
İçeri al anne; bana kim benziyorsa içeri al
Küflenmiş ekmek toplayan eski bir kumarcı
Yırtık çuvalında gecenin
Eskimiş yüzler saklıyor
Babamın yüzü de eski sayılır mı ki?
Bir yankının içinde kalmış belli, yankı çok derin bir hissin kekeme halidir.
Işıksız gecekondulardan gelen silah seslerini toplayan ikizim
Beni güneydoğu şivesiyle vuruyor durmadan
Trenler geçiyor o an önümden
Şımartılmaktan zevk alan cümleler taşıyan trenler
Ray anadilinde Diyarbakır kokuyor.


IV.
Portakal kabuğundan
Düşlerin satın alındığı
Bu tacir şehrin kuytuluklarında
Gözbebeklerimize kadar zehirlendik
Gel de sana nereye kustuğumu göstereyim!

V.
Gözlerimi sana bakarken
Cinayetler işlediği için aldılar benden
Ellerimi seni tutmasınlar diye ahşap bir evle değiştirdiler
Çekiç sesleriyle yankılanan bir sokağa bıraktılar bizi
Sokağın başına da
Senin o en çok sevdiğim
Sahipsizliğini astılar.
Her köşede çığlık satış dükkânı
Kürtçe çocukluğumun çevirisindeki ihanet ve sonrası...
'Üç adım ilerdeki şiiri göremeyenler' yığınağında
Herkesin kendi çaresizliğini oynadığı kiralık sahneler.

Bu yağmur damlaları gecenin kardeşidir bawo
Hadi al içeri. (III. Bölümle ilgili)


IV.
-Hayal kalyonunda soğuk kadınlar mevsimi-

Vişne kurusu tadında çarptın alnımdaki belirsizliğe
Çok denklemli bir yalnızlık tiyatrosunda
Uzun bir formülde bilinmeyeni oynamak gibi bir şey bu his bataklığı.

Üşüyen bir bankamatik kulübesinde
Evsiz çocukların omuzlarına konan dilsiz kuşların toplamıyla
Sus emri verilmiş bir anlamsızlığın kareköküyüm mesela.

V.
Nöbetçi çıldırışlarla
Gecenin en kitapsız cinayetlerinde patlayan
De ki asi bir dengbejin son haykırışıyım;
'ez jite mırım' diye yüzü yanmış bir cümle bıraktım dağlar ülkesinde.

Kendime diz çöküp
İçimden sökerek imge yığınlarını
Ve tanrıların akşam yemeği için
İki ıslık sesi ölüsüyüz artık Gülamın
Uzat kâbuslarını öpeyim.

VI.

Beni öldürüp öldürüp
Azgın bir melekten yeniden peydahlayan sözcüklerden
yangınına tutsak sesiyle bir adam bıraktım kalbinin tam üstüne
Ruhunu hayal kalyonundan çaldığım.




VII.
İki küçük öpücükle ört üstünü.




*ez jite mırım(Kürtçe):senin için ölürüm

20 Ekim 2010 55 şiiri var.
Beğenenler (7)
Yorumlar (5)
  • 15 yıl önce

    şiirin ustadı metin bey. sizi okumak hakıkaten buyık bir keyif

  • 15 yıl önce

    güzel ve özgün .. kutladım ..

    (III. Bölümle ilgili) buna anlam veremedim nedense .. :)

  • 15 yıl önce

    Yüreğinize sağlık.Sevgiler.

  • 15 yıl önce

    ..tek söylenecek söz var..olağanüstü..kutlarım metin bey..teşekkür az...

  • 15 yıl önce

    bir nefeste beğeni ile okudum😙 👍

    umarım hak ettiğideğeri alır 👍

    sevgiler saygılar👧