Tırtıl'ın Rönesansı
Seni minik, zavallı tırtıl.
Kırarlarsa, kırıl.
Yakarlarsa, yakıl.
Yaralarlarsa, yaralan.
Ama sakın yaşamaktan vazgeçme.
Çünkü kuyruğundaki acının sonunda kanaya kanaya, kan akıta akıta kanatlanacaksın...
Ama sonra uçacaksın ya,
Uçup gider tüm acı seninle birlikte gökyüzüne.
Şimdi bıraktığın yerde, aşağıda onlar var.
Senin yüreğinde geçmiş acılar.
Boş versene.
Senin tırtılken kurduğun, bir güne sığdırabileceğin onlarca hayallerin var.
Fakat seninkiler gökyüzünde...
Uç siyah kelebek kolları şefkatli göğe.
Canın yandığı halde vazgeçmediğin herbir ana saysınlar.
Küllerinden değil kanattıkları yerden kanatlandın ya; artık yağmur sana değil kalplerini kibirden arındırmak için onların üstüne yağar.
Onlar yüz karası, şimdi her birinin ilacı olmayan bin yarası var.
Seninse kocaman, ihtişamlı, hayallerini içine sığdırdığın iki büyük kanatların var.
-16 yaşımdaykem yazdığım ilk şiirimdir-
şiirindeki tema 2012 yılında yazdığım bir yudum yaşam adlı şiirimi hatırlattı bana
"hayat ne garip be şair her şeyin bir bedeli ödeniyor
düşün aynalara küs bir tırtıl
biliyor ki günü geldiğinde aynaları çatlatacak, biliyor, çerçevelere sığmayacak güzelliği
bir yudum yaşam için yaşanacak bir bedel ödeyecek
ya insanlık"..
---- bir yudum yaşam şiirimden alıntıdır...
Tebrikler 16 yaşındaki Leyza’ya Çok iyi bir başlangıç yapmış zevkle okudum.