Toz Duman
dumanı esir bir sevda yanığısın zihnimin al yuvarlarında
aksi yönde her firara teşebbüste yakalanıyorum işte yine imzasız bir ihbarla
yuvarlak yalanları alıştırdım nasılsa kıskançlık masallarına
uzaklaşamam ondan işte
gönülsüz kaçmam da
bir müddet sonra yine gönüllü yakalanmam da
ya aklımla ihbarım kavgalı hala
ya da dünya küçük olduğundan daha yuvarlak...!
metanet kavgalarım boşa düştükçe eziyorsun daha çok
sevda yükünün som ağırlığı senden daha kahırlı o zamanlar
ama söz
dünya dönmeyi bıraksın
unutacağım seni işte o zaman...!
kahramanlık türkülerim tükendi de
ben kurtulamadım hala..
en ağır yaralar iyileşirken üç beş ayda
bir sıyrık sanmıştım
bilemedim
tüm ömrümden hançerlenmişim oysa...!
bir bank önüydü
günlerden cuma..
dalgındım
apansız bir seyrek tonda oldu her şey
kırmızı bir şapka ve saçlarla saklanmış iki çukur
takıldım aniden
düşmedim
gördüm...
anlaşılır gibi değildil
zaman da göz açıp kapayıncaya kadar
çarpıldım serin bir havada
hala aklımda
hem de hiç göz kırpmadan...
uyandım ki;
evet öyleydi!
evet ağırımdan yaralıydım...
her şeyin ilki epey ağır olurmuş
kurtuluşun da esaretin de
her yıl uğruna sancak çözdüğüm
işte şu zıpkın gibi bakan yeşil gözler!
ilk tesadüfler hep bayramdır evet
ama şu kurtuluş törenleri çok yıkıcı çok berbat ve kördüğüm...!
şehrimin tüm kilitleri sana bahşedilmişken
kırık kanatlı kapılara mahrem izler değiyor şimdi
ne çok da hız düşkünüymüşsünüz unutma özürlü yıllar
ve sen
yolcusuz tramvayın karanlık birinci sevda tüneli zaman...!
dün gibi çayıma kattığım gülüşler
martılara attığım simitteki diş izleri susam kokuyor hala
bak burada da gülmüşsün yine objektife
arabım sürgünde hala; dumanım cigaramda voltalanıyor
oysa üç kuruşluk bir bakıştı attığın göz boşluğundan
kısa mesafeden vuruldum işte sana tam şuramdan...!
hayat aslında
gözünün önündeki kirpik kadar görünmez
masaldan düşmüş bir toz tanesi kadar ufacık
ve uyurken nefes alıp vermek kadar boştur!
bu sevda dedikleri olmadan...
yine yoksun ya işte , halim ondan toz duman...!
ToprağınSesi
Bu arada bencesini unutmuşum,içimde kalmasın=); Bence aşkta korkaklık iki rakımlık merhale,anlatamayacaksan meramını hiç kalkışma ki özelden-öznel'e düşme riskini barındırır içinde,özetle zordur korkağı,korkaklığı eğreti düğümlerle hikayene serpiştirme,başarana minnetle..
Bir hengamenin orta yerine düşmüşlük bu olsa gerek..Sanki hiç yaşamamış gibi,yaşanmışı tekrar yaşatmaya hevesli ama korkan,evet korkak bir ruh haletine dayanıyor bu şiir..Öyle söz dizimleri varki taşı gediğine oturtur türden
Bknz;7.pasaj;2-4-5. dizeler..Hani yağmurun yüzünü gösteripte ürkek davrandığı kararsız bir günde deniz kıyısında ücra bir köşede çayını yudumlarken etrafı seyreden kır saçlı bir adamın kadrajından damıtılmış bir kare misali şu dizeler.Şimdilerde üç kuruşluk diye nitelendirilen o gözün oylumundan çıkan bakış eskiden ruhun sündüremediği bir rapsodiymiş gibi,hani tapınak,nekahethane sayılıp inzivaya çekilecek tek otağmış gibi..Ama şimdi üç kuruşluk itibarla dile getiriliyor,ardında koca bir korkuyla;ya bir daha duymazsa,duyuramazsam sesimi diye.. Yani bir haberdar etme seansını,arzusunu geçmişle içli dışlı olmadan aktarabilmek ayrı maharet olsa,genellikle geçmişten özveriyle,aşkla dem vurup bugünden bahsedilir ama sen aşkın korkak yüzüyle cebelleşmişsin şair,farklıydı,beklendiği üzere,sevdim çok çok fazla.. Takdirim daimi,yine yeni tebrikler şaire..
toprağın sesi
kaybediyorsun okuyanlarını dizelerinde.
toz duman oldum
savruluyorum şiirinle..
sayfana bak şiirinde yok olacak şimdi
aldım gidiyorum..
"ama söz dünya dönmeyi bıraksın unutacağım seni işte o zaman...!"
Bu söz kesinlikle sonsuz,güvenilmeli..
Keyifle okuyacağım şairlerden Serhat Bey..
Ve final akıllarda iz bırakan şekilde bitiyor illaki..
Kutluyorum😙
toprağın sesi bu kez hüzünlü geldi kulağıma... destansı bir anlatımın var şair... ne denir? tebrikler tabi ki.... ancak bilesin halimiz zaten toz dumandı şiirinle yerle bir olduk😙😙😙 kutlarım👍👍👍👍