Troya

Sığ ruhların baksa dahi göremediği,
Bir gündüz düşü en alacalısından,
Güzel peri kızı Oinone ile,
Kuvvetli çoban Aleksandros'un aşkı;
/İmkansızın olanaklıya çekimi gibi başladı,

Lakin;
Ne sevgi sığınağından peri kalbi,
Ne dolambaçlı insan aklı,
Geleceği görecek yetkinlikte değildi.

Uçsuz bucaksız otlakların,
Bereketli dipsiz şehirlerin,
İnşa ettiği İda Dağı'nda,
Tanrıların sıfatsız habercisi Hermes,
Aleksandros'a Zeus'tan bir görev getirdi.

Aleksandros usunu kendine getiremeden,
Troya Kralı Priamos'un oğlu,
Paris olduğunu öğrendi.

Yarışma/
Paris;
Tanrı ve tanrıçaların ecesi Hera,
Akıl ve zeka tanrıçası Athena,
Güzellik ve aşk tanrıçası Aphrodithe'ten
En güzelini seçmeliydi.

Vaatler;
Hera:
Eğer beni seçersen soylu çoban,
Seni Asya'nın hakimi yaparım.

Athena:
Eğer beni seçersen soylu çoban,
Seni sonsuz bilgi ile donatırım.

Aphrodithe:
Eğer beni seçersen soylu çoban,
Seni yeryüzünün en güzeli Helene'nin,
Ulaşılmaz aşkına yaklaştırırım.

Paris Helene'nin fısıltısını duyunca,
Tek lahza dahi düşünmeden,
Aphrodithe'i seçti.

Kehanet;
Athena:
Paris üzgünüm ama yanlış seçimdi,
Çünkü Helene'in gelip geçici aşkı,
Sana da-ülkene de yıkımdan,
Gözyaşından,
Başka bir şey getirmeyecek.

Paris,o günden sonra,
Her gün Helene ile doğup,
Helene ile ölüyordu,
Ve acıdır Oinone için ama,
Aşkı ellerinin arasından kayıp gidiyordu.

Bu sırada Troya duvarları,
Felaket kelimesinin yakıcılığı ile kıvranıyordu.

Kehanet;
Kassandra'nın Rüyası:
Gördüm!!!
Evet gördüm!!!

Bu nereden çıkıp geldiği belirsiz,
Sözüm ona soylu kardeşim,
Bize en dikenli yolların,
En kanlı sapağına sokacak,
Ben;
Priamos'un kızı Kassandra,
Biliyorum...

Paris yurda,
Yurduna-Troya'ya döndüğünde,
Düş yorumcusu oğulları Aisakos'un,
Uğursuz kehaneti nedeniyle,
Onu gönüllerinden uzaklaştıran,
Anne ve babası-Priamos ile Hekabe mutluluktan,
Teşekkür edecek hale geldiler,
Ölüler diyarının tanrısı Hades'e bile.

Paris Troya'ya geleli beri,
Yalvardı yakardı Aphrodithe,
Helene'e çabucak kavuşsun diye.

Ve bir sabah
Sparta kralını Menelaos'un,
Eski bir husumeti aşmak için,
Troya'yı ziyaret edeceği duyuruldu,
Yani,
Güçlü ve,
Helene'in biricik eşinin.

Paris sinsice değerlendirdi,
Aphrodithe'den gelen bu fırsatı,
Menelaos ile ilerletti,
Yalancı dostluğunu.

Birkaç gün sonra da
Paris, Sparta'ya davet edildi,
Yanında Aphrodithe isteği ile,
Oğlu Aineis de katıldı.

Paris hiç duymadığı bir heyecan,
Bir telaş hissediyordu,
Demek ki artık Helene'e kavuşuyordu.

Paris'in içinde yanan kor alev,
Helene'i görür görmez arttı,
Yeryüzünün bütün eşsizliğini toplayan kadın da,
İlk anda yüreğini Paris'e kaptırdı.

Menelaos Paris'e çok iyi davrandı,
Daha da yapacakları vardı,
Lakin bir sabah,
Girit'e gidip bir cenazeye g... gerekti,
Yolculuğa uğurlanırken farkında olmadan
Güzel Helene'i Paris'e emanet etti,
Kurdu kuzuya emanet eder gibi.

Paris bu armağanı geri çevirmedi,
Kaçırdı Troya'ya Helene'i.

Menelaos haberi Girit'te aldı,
Zeus'un yıldırımıyla çarpılır oldu.
Menelaos vakit geçirmeden,
Kardeşi güçlü, Mykne Kralı Agamemnon ile,
Yunan ordularını topladı,
Troya'ya yelken açıldı.

İkisi de bu savaşta,
İki kişiye güveniyordu,
Kral Odysseus ve,
Deniz tanrıçası gümüş ayaklı Thetis'in oğlu.
Akhilleus.

Thetis/Kehanet;
Topuğun hariç hiçbir yere,
Silah işlemez,
Seni ölüler diyarının
Kutsal ırmağı Stucks'e daldırdın diye,
Lakin dikkatli ol,
Bu savaş sonun olabilir.

Troya Paris'in küstahlığına,
Akıl sır erdiremedi,
Fakat artık geri dönüş yoktu,
Savaş kaçınılmazdı.

Yunan orduları yolda aksiliklerle karşılaştı
Sonunda ise Troya kıyılarına vardı.

Kan!!!
Kan!!!
Daha çok kan,
Günlerce süren çarpışmalar,
Sonuçsuz kalan ölüm ve yıkımlar.

Troya için en üzücüsü,
Paris'in üvey kardeşi,
Güçlü yiğit Hector'un,
Bir hiç uğruna,
Akhilleus tarafından öldürülmesi oldu.

Savaşçılar yorgun,
Savaşçılar bitkin...

Helene ise öfken yitip gidiyordu,
Paris'e çekici olduğu kadar,
Korkak olan Paris'e kanmasının,
Bedelini şimdi daha iyi anlıyordu.

Akhilleus Hector'u Hades'e teslim ettikten sonra,
Daha bir düşüncesiz hareket eder oldu,
Tek başına İlion'u ele geçirmeye kalktı,
İşte o zaman,
Korkak Paris'in attığı bir ok,
Apollon'un yardımıyla,
Akhilleus'un;
Silah işleyen yegane yerine,
Topuğuna saplandı,
Akhilleus orada Hades'e teslim oldu.

Akhalar artık iyice ümitsizdi,
Troya'yı almak onlar için hayalden öteydi.

Sıra şimdi Paris'te idi/
Philaktates Paris'i kasığından yaraladı,
Attığı ok ise zehirliydi,
Kaderin bir cilvesi herhalde,
İlacı Helene için terk ettiği Onion'da idi,
Paris acılar içinde can verdi.

Troya'nın silah gücü ile alınamayacağını,
Anlayan Odysseus bir plan yaptı,
Akha ordularına kaçmış görünümü verip,
Tahtadan dev bir atı,
Troya kıyılarına bıraktı,
İçinde en güçlü savaşçılarla birlikte.

Troyalılar karanlık aydınlığı yenince,
Savaşı kazandıklarını sandı,
Tahta atı hediye kabul ederek,
Surlar içinden şehre aldı.

Bütün gece şarap ve müzikle eğlendiler,
Troya'nın son gecesi olduğu bilemezdiler.

Akhalılar zamanı gelince tahta atın içinden çıktılar,
Sinsice şehri yakıp yıktılar,
Troya gafil avlandı,
Troya acizce yıkıldı.

Bir aşk savaş başlattı...
Bir aşk şehri yıktı...
Bir aşk binlerce can aldı...

Kaybeden çok oldu,
Kazanan kimse yoktu.

27 Haziran 2009 658 şiiri var.
Beğenenler (5)
Yorumlar (4)
  • 16 yıl önce

    yatarken tekrar okuyacağım... neden mi anlattığın masalsı bir şiirdi de ondan geceme yakıştı😙😙😙😙 tebrikler👍👍👍👍👍

  • 16 yıl önce

    Tıpkı bir masal gibiydi sürükleyici ve çok güzel değişik bir kalemin var arkadaşım yüreğine sağlık kutlarım👍👍👍👍👍👍

  • 16 yıl önce

    Troya hikayesini bir de senin güzel kaleminden fevkalade bir anlatım yoluyla şiirsel olarak okumak zevkliydi ve çok teşekkür ettik metin..

    ama biliyorum ki bir öncekiler gibi bu güzelim şiirin de kıymeti anlaşılmayacak, ve güzelim kabul edilen ama bir öncekinin tekrarından başka bir şey olmayanların büyük bir itibar gördüğü şiirlerden daha yaratıcı daha akılcı ve daha şiir olan bu şiir en fazla güzeldi,tebrikler iltifatıyla sönük kalacak,

    diyeceğim o ki metin, sen bildiğin yolda devam et, biz senin takipçiniz..🙂

    😙😙👍👍😏😏😏

  • Kaybeden çok oldu, Kazanan kimse yoktu.

    Masal gibi valla..

    Tebrik ederim çok beğendim..!