Tucu'ya Mektuplar-3

?'Bir kez aydınlattığında devrimin ışığı odanı
bir daha hiç korkmayacaksın''

Bir yalancı rüzgâr esti
kapıyı süngüledik
perdeleri örttük üstüne
pencerelerin
esti,gitti,bitti
öylece...

Saçlarımızı taradı
ruhumuzu okşadı belki
elimizden de
tuttuğunu sandık
yüreğimizin
tutuştuğunu da.

Son yazdığım mektubun üstünden yıllar geçti
çok şeyde geldi,geçti tucu
elimizden,
gönlümüzden
yüzümüzden
yanımızdan
ve yanaklarımızdan
böyle,böyle
suladık bereketli toprakları
şimdi geriye dönüp baktığımda
gülümsediğim
gülümsediklerimiz
ne güzel
ne güzeldi...

Şimdi
kaptanının onurluca savunduğu gemi
göğüs geriyor azgın dalgalara
hiç birimiz
evet hiç birimizin aklından geçmiyor
can yeleklerini takıp atlamak
biz o kaptanın şuursuz miçoları
nasıl fethetmişsek denizi
boyun eğdirmek için
tam yol ileri atılmışız
pencerenden baktığında akdeniz'den
ege'yi
marmara,karadeniz'i
görüyor musun tucu.

Öte yandan
kara bulutlar
bozmuş mevsimleri
kırmış
dikenlerini güllerin
kaşgarlı rast gelse
soracak bahara
ne bu halin?

pir sultan'ın deva
lokman'ın hayat
mevlana'nın öğüt verdiği
insanlar neredeler?

kim bilir

nene hatun'un ayaklarında
ulubatlı'nın ellerinde
yunus'un sırtında
deniz'in omuzlarındadır
görüyor musun tucu..

Eline asa'sını aldığında büyük kurtarıcı
dokunmuştu şöyle bir
bütün yaşam alanlarına
ne olduğunu anlamadılar
şaşırdılar
bu ne mavisiydi gökyüzünü saran?
yedi rengi tekmili birden
düştüğünde toprağa
gökkuşağını tanıyamadılar
ve topraktan fışkırdığında
tohumu özgürlüğün
kala kaldılar
daha önce olmayan bahşedilmişti kendilerine
öyle sarmıştı ki karanlık her yerlerini
ve soğuğu karanlığın
ısınamadılar.

Hayır
öz'den kopuş değildi bu
olmaları gereken yere varıştı
bir ara değildi
çizgiydi yürünmesi gereken
ve asla nankörlükte değildi
ama inkar
şimdi öyle yoğun ki
çoğu bedenlere
ne ki
çöreklenen.

Fakat
bir kalp
atıyor durmaksızın
yerin altında
arz'ın dibinde
nefes alıp verişini duyuyorum toprağın
kaynağına hayat verişini suyun
ve suyun
şekil alışını girdiği her kalıpta
çokların-da cisme dönüştüğünü
madden ve manen
hissediyor
elini tutuyorsundur
memleketin
biliyorum tucu...

O
kalbin attığı yerden geçti
durdu
eğildi
toprağa elini sürdü
atalarının izleri bilgece okşadı ellerini
kavradı
sıkı sıkı kavradı
ellerinden dağılan toprağın serpilişini
ve onu sağa sola savuşturan rüzgârın
hoyratça esişini izledi
(hayır,bu yalancı rüzgâr değildi)
burasıydı talihin değiştiği yer
burasıydı evet tarihin yazılacağı yer
atının başını okşadı
binip ufka baktı
ve bir bozkurt gibi
yurdum dediği bu memleketi
yurduna kavuşturmak için
yapacağı tek şeyi yaptı
ileri atıldı.

Her gün doğumunda bunları düşünüyor
ve her gün batımında benzer şeylerle uykuya varıyorum
çocukluğumdan beri süren masal
beni uyutuyor mu
yoksa diri mi tutuyor?

bazen karanlıkta kaldığını duyuyorum
bazense miçoların sesini kaybettiğini

böylesi zamanlarda tebessüm etmek zordur biliyorum
fakat böyle bir ülke ve ata'nın yüreğine taş düşmez
düşse düşse
sevgi düşer
inanç düşer
odana devrimin ışığı
gökyüzüne ay ve yıldız düşer
masmaviliğine mustafa kemal'in
bakmak
bütün ruhunla
ruhumuzla bakmak düşer

mektubuma
denizin mavisi
gökyüzünün mavisi
gözlerin mavisi düştü
yüreğimeyse dostların sevgisi ve izi
ve onların yüzüyle
bulutların arasından
gülümsüyorum tucu
görüyor musun...

*Tucu1Atka (Türkiye Cumhuriyetinin bir Atatürkçü Kadını)

23 Ağustos 2014 186 şiiri var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (1)