Tükenen Ömrüm Sanki Cizre
Tüm dertleri kederimden daha cüce kalan ey dünya, âlem
Zamanlı, zamansız içim kan ağlıyor her gece
Ruhumu okşayan
Yürek sesimsime kulak veren
Masum hayallerim, umutlarım 
Her soluk alışımda yıkılıp, dökülüyor
Hep çaresizim içinden çıkılması güç olan
Labirente dönen dertlerimle, kâbus dolu tüm anlarımla  
Arsız, yüzsüz koca bir acıdır! Şu sineme sinen keder
Böğrüme vuran, içime yangın düşüren
Beni önüne katıp meçhule sürükleyen 
Kahrı hiç bitmeyen şu ömrüm
Yine sel oldu akıyor 
Gözpınarlarımdan coşarak 
Dalında sararıp-solan kopup yere düşen 
Rüzgârın önüne kattığı, sürüklenen kuru yaprak misali
Beni hoyratça sağa-sola savuran feleğin bana hep yaptığı gibi 
Tükenen şu ömrüm yangın yeri; halim yaman ruhum bitik
Yangın sardı dünyamı, her bir yer bana bir cehennem 
Her yerde riya, her yerde ihanet, her yerde çıkar var
Ömrüm gibi sevdiğim tüm canlar, tüm dostlar
Bıyık altında acılarıma gülüyorlar 
Acılarımı alkışlıyorlar şimdi
Beni sırtımdan vuruyorlar acımasızca hep
Ne yana dönsem o taraf zindan o taraf engebe 
Mevsimler sonbahar, mevsimler bana kış, acılarım kocaman
Acısı bitmeyen tüm mazlumlardan, benim de yoktur farkım
Bana da ışıklar kör oldu, bana da felek gülmüyor gayri
Sanki bir yanım Cizre diğer bir yanım Silopi
Sanki tüm zırhlı araçlar geçiyor beynimde
Tüm çatışmalar içimde 
Sanki on bin asker 
Kurşunluyor beni
Sanki Bağlar yıkılıyor üstüme
Tarumar olan şu bende ki ömürüm gibi 
Geldi geçti ömrüm böyle! Yağmur, kar, boran oldu boğdu beni.
Mehmet Çobanoğlu
05.01.2017
İstanbul
