Tükürükle Silinen Yazılar
Çocukluğumda ;
Anadolu'nun ücra bir köşesinde diye başlayan,
hikayeler olurdu....
......./
Hani O ücra denilen bir yerlerde,
Elimize geçen kitap,
bütün dünyamız olur,
ödünç almaya utana sıkıla giderdik....
......../
Gazeteler çok kıymetli idi,
bağ bozumunda,
üzümü üzerine kurutmaya sererken,
okumaya dalar,
helkecibaşı nerde kaldın diye bağıranlara,
yalan söyler, üzüm tanelerini yerden topladığımızı,
söylerdik..
Tekiç mehmet ve ben....
......./
Okuldaki hizmetli Abbas emmi,
okulun içindeki kocaman havuzun başını,
mübarek yirmidört saat bekler,
yakaladığında göğneklerimizi alır,
anadan üryan, insafa gelmesini beklerdik,
taki;
Güneş tepeden ininceye kadar...
......./
Sınıfımızın, yer döşemeleri tahtadan,
araları boşluk olur, arasına düşen kalem,
silgi, varsa kalem açacağı,
bodruma düşerdi...
........./
Bodrum zifiri, karanlık olsa da, aşağı iner,
kalemin iki ucunu bıçak ile açana kızar,
ağaçtan yapılma, emziklere ufaldıkça takılan,
kalemleri almaz, Sağlam olanı bulmaya çalışır,
son bir gayret,
bodrum dan tahta aralarından, kızların etek altlarına bakardık,
Ki;
Çoğunun eteği olmaz,
olanlarda etek altına entari giyerlerdi....
......./
Okul zili yoktu, zil elimizdeki çanlardı...
Çan'ı alan okulun etrafına üç beş tur atar,
arkasına beş, on çocuk katardı....
......../
Okul önlüklerimiz siyah yakamız naylondan olur,
boğazımızı keserdi..
Ki;
Benim hiç siyah önlüğüm olmadı, hep, soluk hep gri,
elin eskisi bizim yenimiz olurdu....
Düğmeler devamlı düşer, onun yerine,iplikten,
düğme deliği yapar,
renk seçmeden, buldumuz düğmeleri dikerdik...
Yirmi yapraklı incecik defterler silgi, yokluğundan,
tükürükle silindiğinden çabuk yırtılır,
çok yazdığımızdan, biter birde üstüne fırça yerdik....
............/
Şimdi şehirdeyim. !
Haber aldım, Bizim hizmetli Abbas Emmi vefat etmiş,
neyse ki
geçenlerde helallik almış,
yaptıklarına hem gülmüş, hem ağlamıştık...
Tekiç Mehmet, Doktor olmuş....
Okul öğrenci yokluğundan kapanmış,
havuz daki akan fıskiyeye kör tapa vurulmuş,
okul bahçesindeki selviler kesilip, elma kasası olmuş....
......../
Şimdi ;
Bir liste yapmış yeni yetişen köyün gençleri,
köyümüzde okuyup, yetişen Alimler, memurlar diye....
Bizi de eklemişler, acizane...
....../
Şimdi şehirdeyim....
Bağırmaktayım...
---Çocuklar servis kapıya dayandı !
---öffff Baba tamam acelesi ney..!
---Kızım, oğlum..!
---Kalemi, defteri aldın mı ?
---Çantan nerede ?
---Harçlığınız tamam mı ?
---Akşam dersaneye gitmeyi unutmayın !
---İnternete fazla takılmayın !
---Cep telefonunuzu açık bırakın...!
---Okul önündeki, tanımadıklarınıza, dikkat edin.!
---Kızım eteğini biraz uzat...!
---Oğlum saçını akşama adam gibi öğrenci traşı yaptır...
---Erkenden evde olun....!
........../
---Öfffff, baba, öfffffffffffff, hergün aynı sözler....!
---Bıktık artık....!
---yeter....!
---Hangi devirde yaşıyoruz.?
.......Kızım, oğlum ! bu devir başka devir..!
---Abbas emmiler, Tekiç Mehmetler !
---Eti benim, kemiği senin denilip teslim edilen öğretmenler !
---Yok...Yok....
---Yok ettiler....!
....../
Şimdi sıra bizde...
Bizi de yok, yok ettiler...
adımız köyümüzde, şeref listesinde.....
Uluslararası İngilizce Tercüman.....!
ve Devlet memuru....
Not : Bizlerin yetişmesinde emeği olan,sadece ve sadece benim öğrencim diyerek bizlere sahip çıkan tüm öğretmenlerimizi sevgi ve saygıyla anıyorum ve sizler için söylenecek acizane söz bulamıyorum.....Öğrenciniz kepçe kulak ilyas.....
Çobandan sevgilerle.....Niğde Bağları....2010
niğde bağlarında yine çağlamış bizimki, okuduk... anladık...
sevgiler👍👍👍
hayatın karmaşasında ve ekmek kavgasında insan manzaları şairin analizi güzeldi,sevgilerimle...
şair dünden bugüne uzanan mısralar ve aynı duyguları paylaşıyoruz. herhalde geçmişin sıkıntısını çeken son kuşağız. şiir nefisti alkışlarımla.