Tut
'' öyle değildi ki, yüreğime sinen acın, mermi kadar alev, kurşun gibi ağır ''
gülüşü yağmura saklı
ölüm kaygılı soluk var mı aynı şehirde
ve göğsüme işlerken ağustosun o ilk harfi
öznesi bitik bir hikayenin
eylemlerinde savrulurken kanım, dem tutup akşama, hani bir şarkı söyler gibi kısık
ve susarken düştüğüm yere
katlimin izleri kalacak belki
arka sokaklarında şehrin
ya da
ıssız sala vuracak gökyüzünün şaşkınlığını
kısa bir mateme alkış tutarken ve susarken yelkovanın üç adımına
adımları, cesetleşmiş harflerimin ağırlığında
kimdi göçen giden rızka düşen tek toprak parçasına
rahmetinden sual olunmaz ki gerçeğin
yüreğimde bu kadar sen
hele yoksunluk işlerken iklimin en ayaz gecesini içime
gel de şubat güneşini arala nefesime
o yoksul parkanın düğmelerini sökerken
ve avuçlarını iliştirirken, göğsümün en yoksun köşesine
durmak ile yürümek arası
öpüşürken ölümle
unutmuşken pabuçlarımı, taş eşiklerde
yalın ayak, yaralara basarken efkarım
tut
tutabilirsen, bitmişliğin acılarını avuçlarımdan....
ve susarken düştüğüm yere katlimin izleri kalacak belki arka sokaklarında şehrin ya da🤐🤐
'' Tut ki '' bu sokaklarda parkası arda kalan kaç kişi ismi duyulmadan vuruldu kan çiçekleri aglarken.. kutlarım Gardaşım kaleminin isyanına yüreğininin sessiz çığlıklarına misafir oldum bu gece de ...o kalem ki hep okuması...😙😙
tut tutabilirsen, bitmişliğin acılarını avuçlarımdan....
tebriklerimle
👍👍👍