Üç Soru
Rüzgar üzerine üzerine geldikçe,
Korkudan titreyen bir mum ışığının,
Duvara yansıttığı karanlık tabloda,
Gölgelerin en samimi dansında,
Biçip kendime biçmem gerekeni,
Aklıma mıh çivisi ile çakılmış,
Üç soru işareti ile,
Çıktım yola,
Olur ya cevap bulurum maksadıyla.
Yolun mihenk taşlarını arşınlamak sureti ile,
İlerledim sabah/akşam,
Dedim bari bir öğle vakti bana kalsın,
Güneşin sabahlığını da gördüm,
Gecenin uyku tulumunu da,
En sonunda rastladım,
Kısık gövdeli,
Minyon tipli,
Saçı sakalına gemici düğümü atmış,
Belli ki aklı selim,
İhtiyar bir adama.
Adam sanki ayna ardından ruhumu görüyor gibi,
Şöyle bir süzdü beni,
''Yolcu ne ararsın manasızlığın ile birlikte'',
Her zaman tersini yapan kendi halinde ben,
Bu sefer kırk düşünüp,
Bir konuştum,
''Dünyalığımı anlamak adına üç soru var kafamda'',
Samanlıkta iğne arar misali,
Ellerini sakalında gezdirdi ihtiyar,
''Neymiş şu üç soru merak ettim sor da öğrenelim''.
Önce karmakarışık cibilliyetlerimi düzelttim,
Sonra umutsuzluk gezen şu kanımda,
İlk soruyu sordum cevap alamama karamsarlığında.
''Şu karaktersiz kadranlar çok hızlı akar,
Peki en mühim vakit nedir ihtiyar?''
İhtiyar şöyle derme çatma gülümsedi,
''Yahu bunu bilmeyecek ne var,
En mühim zaman içinde bulunduğun an,
Çünkü bir tek o vakit elinden bir şey gelir,
Ötesi kalsa da hep aklımızda,
Aslında ne seni ne beni ilgilendirir''
Ummadık taş yüzünden başım fena kanıyordu,
Geçtim hemen büyük bir hevesle ikinci soruya.
''Peki benim için en mühim kişi kimdir,
Haricimde en çok dinlemem kimdir?''
İhtiyar gülümsemesine kaçak kat çıktı,
''Ah be evlat tabi ki en önemli kişi,
Şu an yanında olandır,
Sen hep onu dinle emi,
E aptala da benzemiyorsun,
Anlarsın söylediklerinden hangisine,
Uyman gerektiğini.''
İşte bu da son sorum ihtiyar,
''Hayatta yapmam gereken en mühim iş nedir?''
İhtiyar artık dubleks şeklinde gülüyordu,
''Tabi ki iyilik etmektir,
Çünkü budur bizi biz kılan,
İnsanlığın gereği.''
Soru işaretlerim pıt pıt düştü aklımdan,
Cevaplarımı gönül cebime yerleştirip,
Gerisin geri yola koyuldum...
Aklıma son anda bir soru daha geldi,
Girdi merak iliğimden bağladı beni,
Bağırdım ihtiyara doğru,
''Peki ihtiyar aşk nedir?''
Adamın gülümsemesi asetonla silindi birden,
''Evlat eğer onu gerçekten bilen varsa,
Tut kırıştırmadan yakasından al getir,
Ben de öğreneyim aşk nedir?
Vallahi bilmem ki,
Bilmem ki...''
Not!!!
Tolstoy'un Üç Soru adlı kısa öyküsünden uyarlanmıştır.
sorulari yazan kalemi yürekten kutluyorum😙👍
Aklıma son anda bir soru daha geldi, Girdi merak iliğimden bağladı beni, Bağırdım ihtiyara doğru, ''Peki ihtiyar aşk nedir?'' yakında bana da sorarlar böyle:):) kutlarım şairim👍👍👍👍👍
güzel bir soru, AŞK NEDİR İHTİYAR bu sorunun cevabını tam olarak kimse verememiştir. yüregine saglık metinimmmm kutlarım seni tebrikler.
👍👍👍👍👍👍👍
İhtiyar şöyle derme çatma gülümsedi, ''Yahu bunu bilmeyecek ne var, En mühim zaman içinde bulunduğun an, Çünkü bir tek o vakit elinden bir şey gelir, Ötesi kalsa da hep aklımızda, Aslında ne seni ne beni ilgilendirir''😙😙
SON SORU YİNE İLİNTİLİ CEVABI OLMAYANLA AŞK...
KUTLARIM...👍
hikaye tadina ve tolstoyuda begenirim👍😙