Uçurum Modu
Zaman,
kendini silmeye çalışan bir dosya gibi
kaç kez yeniden adlandırsak da
aynı boşlukla açılıyor her sabah.
Bir ben mi kaldım
bu piksel piksel çözülmüş çağda
renklerini kaybetmiş bir mevsimin
siyah beyaz fotoğrafına hapsolmuş?
Hayat, gri bir jpeg gibi sıkışıyor
bilinçaltımın düşük çözünürlüğünde,
Şimdi seni aramak
biraz daha kaybetmekle eş değer.
Odamda yankılanan bildirim sesi:
bir hatırlatma belki, ya da sadece
başka birinin yaşamından
taşan bir yankı sadece,
ama beklenen hep aynı kişi.
Sanki varlığımın ucunda
açık kalmış bir sekme gibi,
kapanmayı unutmuş bir his
oysa ki aşk dediğin şey.
Bir sokak lambası sabaha direniyor,
hep aynı ışıksız yere yanıyor
ve ben, o karanlıkta
kendimi bulamıyorum.
Bütün konuşmalar taslak,
bütün sevgiler çevrimdışı.
Bağlantısı kopmuş bir düzlemde
bir yüklenme çubuğu gibi
yarım kalmışız birbirimize.
Ve şimdi
uçurum modundayım:
ne düşüyorum,
ne çıkabiliyorum kendimden.
Bir sigara gibi sönüyorum
usulca,
avucumda tutamadığım
o son kıvılcımla birlikte.
Sessizlik,
en son gelen mesaj gibi:
görüldü,
cevap yok.
Nicelerine 👏👏