Üfürükten Tayyare

Zihnimdeki çuvaldızdan canıma battı bin pişmanlık

Kayıtsız kalmalarım tartıda köz köz ağır yanık
Nasırlıdır yeminlerim kalbur maziden
Al bayrağın altından
Daha da alta çökeldim bir küçük beden

İğneler kuşandım tanıdık sızılar hükümdarlığına

Sofistik bir karmaşa hakimdi alanda
Kutsanan çelik ruhlara fatihalarla
Boynu eğri göçmen devrikti kıble yönüne
Vatanımın dağlarında palazlanan
Koyun küskün, kuzu küskün
Çöl fırtınası geçti yeşil köyden
Ajanslara hörgücüyle düştü liman
Gören gözün hakkı kaldı
Kıldan ince kılıçtan keskin

El açıp dua ettim güzel ülkem için
Bir göğe bir toprağa üfledim
Yüksekten uçan düşlerimle süzüldüm gökyüzüne

Ülkeme güneşin doğduğu yöne
Boylam boylam yaklaşırken
Gökyüzünün köyleri görünmedi
Şehirlerarası yollarda
Kilometre levhasıyla sabit
'Orada bir köy var uzakta'
B o m b o ş yazık
Yer-gök köysüz köylüsüz

Boy verirdi Ezo gelinleri
İhtiyar heyeti bastonuna kadar muhalefet

Ahh ahh terk edilmiş hayalim
Göç ekip varoş devşirmiş çoktan
Koca kentin yapışkan çamurundan
Fikrime bulaşan yeni hüzünlerle yol aldım
Yerle bir manzaraya arşa yakın içlenerek

Fakültede bol dökümlüydü idealistlik
Umursarım naraları atan tiz sesim
Gayrı tütün tonunda
Ekonomik kat etmişken yolları
Git gide perdeliydi geçmişe düzey
Birinci sınıf geri kaldığım ateşimden
On bin fitten utandım
Velev ki kırgın bir beste
Velev ki kalem kör kıvılcım

Krater Gölüne hızla hayran olup,
Van Gölüne düşer gibi alçaldık

El açıp dua ettim güzel ülkem için
Bir göğe bir toprağa üfledim
Bulutların üzerinden zorunluydu inişim

Gökyüzünün düş bucaklarından aldığım pişmaniyeler
Alnıma şark diye tutunmuş can simitlerine
Çoban armağanı çam sakızı

Rakımı yüksekti toprağın
Sıcaktı iklimi dost bakışların
Ortak umutlarda yürek yürek çoğaldık
Karla kaplı sokaklarda ruhu yalın ayaktık

(Sandıktaki Şiirler)