Umut(suz)lar
Tecrit edilmişken,
Kaç acının rengi söküldü gözlerinden?
Tutuşmuş kirpiklerin,
Yassını tutmamıştı
Yarpalı ay'ın.
Herhalde çocukluğunun gülücüklerinde fire verdi
Endamın.
Serpildi tüm Anadolu'nun tenine ruhun.
Umuttun
Ecnebi edildiğin memleketine
Bedeninin astarına değmiş umut
Süsünü verdiğin umutsuzluk
Çile buyurur zamandan,
Saatler yelkovanın yaltakçısı iken
Özgürlüğün böğründe açılır,
Umutsuzlara.
Nar çiçekleri büyür prangalı bakışlarından
Nineler saçlarından sağar tüm dedelerin kasvetli duruşunu.
Zaman sana en dar tabuttu
Ölüm tel örgülüyken
Umutsuzların mabedinde,
Kefen sarkıtılmış düşler salıverdin.
Tuz yaladıkça yaraların
Merhemin olur tüm çığlıkların
Düşünde bir kelepçe
Gırtlağında bir mahkum doğuyor
İnfilak ediyor umutlarını, kargalar
Kör parmaklıklarda
Cani adımlar yankılandıkça kulaklarına
Şehrin orucu bozulur yalnızlığında
Radyolarda silah sesleri,
Eski bir fotoğraf,
Kabzası ile parçalar yüreğini.
Debelenen umutsuzlukların çığlığında
Firari umutlar tirşeleşir bedeninde.
Kaç küsür umut var?
Taçlanmış yüreğinde
Deniz sessiz ağlamalarda çömez dalgalarla
Yağmur,
Bulut,
Umut, yarım gölge
Umutsuz yamalı hüznün
Bekler şimdi
Umutsuzlar rıhtımında
Sekte edilmiş umutların
Yangın çağırırken
Acıların şehri Grozni'den.
Hangi esrarın belası düşürdü saçlarına dumanı?
Yılmaz Güney'e dairdir.
o filmde bir sahne vardı, filiz akın ı bir gece görmeye gitmişti ve yılmaz guney ın evine dönmüşlerdi! duvarda boydan boya fotografı... üzerinde kurşunlar...
seni görmeyeli 364 gün geçti her gün resmine bir kursun sıktım her gun için bir kursun dun alnında denedim,yapamadım
diyordu'!
vay be,ezberlemişim:)
cnm arkadasım!
Yüreğinize sağlık çok güzeldi👍