Umutsuzluk Coğrafyası
umutsuzluk, umudu olmuş bir nesil
hayatı cehennemde geçen bir zaman
mekanı ölüme odaklanmış her fikir
gamın kasavetin karanlığın ardı arkası kesilmezmiş
bir coğrafya varmış dünya denen gezegende
her hali harap her sözü boşa her eylemi delirmeye başlamış
yemiş dişler dudağı, kulaklar beyni, gözler gördüğünü
doymamış daha dinozorlar bıkmamış kuduzlar parçalamaktan
o coğrafyada karanlık günden güne daha çok yayılmış
aydınlık perde yapmış karanlıkları kendine
karanlıklar üst üste çoklu bir yığın insandan oluşmuş
en yakınından en uzağına
cehennemin kendinden utandığı bir coğrafya varmış
tanrının tüm zulmünü yaşamış orada insanlar insansılar hayvanlar
bitkiler bile fotosentez yapmaktan utanır olmuş
lakin utanmazmış ortaçağdan ondan önceki çağdan ondan da öncekinden kalanlar
ne fikirlerin bir gerçekliği ne hayallerin bir huzuru kalmış
her adımda bir mayın
her sözde bir füze patlarmış yanında insanların
öldükçe dirilen zebanilere dönen bir coğrafya varmış dünyada
kimse o coğrafyayı tarif edememiş
saçmalamak demiş biri hafif kalır
küfretmek ucu görünmez, çıkışı kapalı bir tünel
dünyanın açık hava hapishanesi bir coğrafya varmış
hapishanenin içinde başka hapishane, zindanın içinde başka zindan varmış
eskimiş kafaların çürümediği devamlı yenilendiği bir coğrafya varmış
yokluğa karışmaya güdümlenmiş gençler
hayvani kültürden kurtulamayan ihtiyarlar
ikisi arasında hali mecali kalmamış olgunların çoğaldığı bir coğrafya
yediden yetmişe en yakınlarını dişlemeye başlamış bir coğrafya varmış
mor kanlı kırmızı gözlü kirli tırnaklı bir sevgi büyütürlermiş dur durak bilmeden
orada yazılmamış coğrafyanın adı demiş biri
bilinmemiş bulunmamış diyene de yalancı demiş diğeri
saç saça baş başa tırnak tırnağa göz göze girmişler birbirine o coğrafyada
inek içmiş dağa kaçmış dağ yanmış duman olmuş kül olmuş
rüzgarda savrulan bir coğrafya varmış
hiç bir şeyin fayda etmediği
Doğduğun yer kaderindir söyleminin masalsı tescili...