Ürkek Susuturulmuş Kiz Çocuğu

ÜRKEK SUSTURULMUŞ KIZ ÇOCUĞU
I
Ilgaza uyandım, karlı sabahlarda
Ekmeğime sürgündüm

Kök saldım
Başağımı tırpanladım
Bulgur oldum
Saman oldum, bir atın ağzında
Başağımı vurdum sonra
Saman yığınlarında kayboldum

Aşık oldum
Git dediğinde, yoktum zaten
Dönmem birdaha
Aşkım tek kişinin, iki kişiye yansımasıydı

Anne oldum
Büyüttüm,ayırdım kendine
Seyrettim adam olmuş halini
O sarı başak tarlada
Ben en fazla güneş

Amele oldum
Beton kardım, harç yaptım
Kamyon kasalarını sevdim ben
Ayakta durursun , rüzgar yalar yüzünü
Geçmişte yaşadığın ne varsa, dağlara salarsın
Ne zaman toprak görsem boyayasım gelir

Ben asiyim
Ben duyguyum
Pişman olmadım
???????????????????
II
Ençok babama kızdım
En çok babamı sevdim

Gagamı kırmadı, yumurtadan çıkarken
Hukukçu olmamı istedi,kendisi gibi,tersini yaptım
Bilirdim adalet dağıtırken ,kendi adaletimle savaşacağımı
Üzerimde egemenlik istemedim ben
Yargısız infazsız topraklar buldum
Toprağımın mimarı oldum
Ruhumu toprağa sattım


Keşke sevgisini arka bahçelerde tutmasaydı
Hala yaram acıyor.

Sınav gecesi susuzdu,Bitlis
Sabah kahvede balla ekmek yedim midem bulandı
Öğrenci gençlere merhaba demişim diye
Yasakladı şehri babam,yapmamalıdı
Ne zaman , biri merhaba dese, gözlerime
Yasaklarım kükrüyor
Aklımın yarısını beş minare'de bıraktım

Yine'de her aşık olduğum insan'da babamı aradım
Bir daha hiç kimse, her düştüğümde ellerimi öyle tutmadı
??????????????????????.

En çok annemi sevdim
En çok anneme kızdım

Annemin sevgi bahçesinde
Küçük bir kuştum ben
Ellerinden çok beni severdi

Asiydim
Hayvanları sevdikçe etlerden nefret ettim
Karlı penceresinde Bingölümün, kuşumu bıraktım
Baba okuluna gitmek için açlık grevine yattım
Çingene modasına uyup yalınayak dolaştım

Annemin, çocuk dünyası vardı, hiç kirlenmemiş
Bilmedi,Malatyalı bir adamın, dört çocuklu karısı olamazdım ben
Kendi uçurumumda kendim ölmeliydim
Ben doğmalıydım topraktan
Üniversite kitaplarına satmışken,kendimi
Görücüye çıkarmasaydı, satılık ekmek gibi
Ve nefret tohumlarını, toprağa bolca serptim o gün ben
Yasaklı evlilikler diyarından hiç geçmedim
Ta'ki aşık oluncaya kadar
Gagamın ardından ruhumu yumurtadan çıkarıp, uçuruncaya kadar

Bilemezdi tabi
Ne hacı dedenin kayıkları
Ne İstanbulun kız kulesi
Biz bu devrin çocuklarıydık
Esaretle- özgürlük,Siyasetle -sessizlik,Üretimle- sırt dayamak, Aşık olmakla-sürgün olmak
arasında kaybolmuş kadınlardık

Yine'de ne zaman karşılıksız sevsem insanları
Ve yüreğim küsse
Kör kuyularda güneşi tutmaya çalışsam, uzak bir gökyüzünden
En çok anneme kızarım, karşılıksız sevmeyi öğretti diye
En çok annemi özlerim
Hiç kimse , beni birdaha böyle sevmedi

Ürkeğim ben
Korkutulmuş, yalıtılmış, susturulmuş kız çocuğu
Şeytanım ben
Terk edildiğimde yeniden doğan
Sürgün olunca şiir yazan
Kış olmadan ,bahar açan
Binbir suret değiştiren
Kendi çukurunu kazan
Ürkek Şeytanım ben
????????????????.
III
Onyedisinde çıktım annemın evinden
Kına geceside gördüm
Kızıl gecelerimde oldu

Malatya yeşildi, kana döndü
İnsanlar yakıldı, yargısız
Sorgu sual ettim ,adalet bile cevapsızdı 1980 lerde

Terk ettim Şehri
Boylu boyunca kumrular dizdim
Kan güllerinin üzerine
Kendimi terk ettim??..

Ben asiydim
Ben duyguydum
Pişman olmadım
?????????????????????
IV
Ankara'nın havası griydi ,güneş görmek için baharı beklerdik
Ankara ateş çemberiydi, yıl 85
Ölü gençlerdi, parke taşı gibi özenle döşenmiş kaldırımlara
Demet, demet gülleri kızıla boyadılar
Savurdular gençliğimizi,bir kan gölünün ardından

Yurdun musluğu bozuk banyosuydu
Ayaklarım kocatepeye bakardı böcekli pencereden
Ayaklarım kocatepeydi
Ben seni düşlerdim
Birgün karlı dağlardan gelesin
Kocam olasın diye
Ben seni düşlerdim

Pazar sabahları
Kızarmış ekmek kokusu gelirdi ,yandaki evden
İşte ozaman, gagam sızlardı
Yumurtayı kırıp çıkmalıydım
Gagam sızlardı,annem sızlardı

Ben asiyim
Ben duyguyum
Pişman olmadım
??????????????????????.

V
Aile oldum, yalnız oldum
Yan yana akan ırmaklar gibi
Tek havzada topladım kendimi
En büyük kazancım kendim oldum
Renk cümbüşüydü havza, doyamadım
Bingölün çapakçuru, güneşsiz Ankara , Kars, Sarıkamış
Memleketim, memleketimde ayak izlerim

Alıp başımı kaçtım, ifadesiz şehirlere
Kurdum çadırımı, odaları benden ibaret
Tanıdım umudu, gözünden
Yakaladım ellerinden
Bağırıyordu canhıraş ,Uğur kedim
İkinci çocuğum, ayrılıklarımın izdüşümü
Şehir şehir dolaştığım
Kabuslu gecelerimde, koynumda bir can, bir nefes, yumuşacık tüy
Annesi gibi gömülür saçlarıma
Ölüme sadakate terk edilişe
Şehitlere Çocuklara Travestilere, beraber dayandığımız kedim
Bağırıyordu canhıraş, böbreği ağrıyordu
Birlikte yaşlanırız sandımdı
Ölüm ırmağına akıyor, zamansız

Yalnızların en büyük tesellisi
Yaralı bir umuttur

Oğlumun odasını, hep aynı tuttum
Kara gözlerini alıp gideli
Kokusunu, hiç çekmedim duvarlardan
Pencere açmadım, çıkardıklarını yıkamadım
Gönlümün, sahipsiz misafiri, kırılgan lalesi
Gözümün cenneti, ömrümün sebebi, yaramın günışığı?
Kendi hayatının mimarı, ben taslağım yalnızca
Olması gereken, zamanında buluşmak
Ve çekilip, açıklığı açık bırakmak
Kar yağar, yağmurlarda ıslanır, iğde toplar, aşık olur, sevişir
Kendi bilir, neyleyim ,gözümün güneşi

Anaçlık özgür bırakmaktır kuşu
Ürkütmeden,susturmadan..............

Şubat 2008

17 Eylül 2008 111 şiiri var.
Beğenenler (2)
Yorumlar (12)
  • 15 yıl önce

    TEŞEKKÜRLER BENİ YÜREKLENDİRDİĞİNİZ İÇİN,ÖZELLİKLEDE AMACIMI ANLAMIŞ OLMANIZ BANA YETTİ,ASLINDA HEPİMİZİN YAŞADIKLARINI BAĞIRARAK İFADE ETMEKTİ DERDİM..ÖZEL PAYLAŞIMDAN ÇOK

  • 15 yıl önce

    Güzel... anlamlı... duygulu.... Daha iyi bir ifadeyle Toplumsal Yaramızı kanatan bir şiir... Bir kez daha bam teline bastınız... O sevgi dolu yüreğinize sağlık...

  • 15 yıl önce

    HAKLISINIZ HAVVA HANIM,KONUYU BÖLMEMEK İÇİN BÖYLE DAVRANDIM AMA DAHA ÇOK TOPARLANABİLİRDİ,BÖYLECE SİZİN YORUMLARINIZLA GELİŞİYORUZ..SEVGİLER

  • 15 yıl önce

    Güzel ve güzel olduğu kadar gerçekçiydi şiir..

    Bir kaç şiir olabilirmiş bana göre, okuyucu baştan sona kopmadan daha rahat okuyabilirdi.

    Şiirdi.. Tebriklerimle.

  • 15 yıl önce

    TEŞEKKÜRLER NİLGÜNCÜĞÜM İYİKİ GÖRDÜM SENİ..BAK AĞLADIM ŞİMDİ..BANA NİYE İYİ GELDİĞİNİ ANLIYORUM ORTAK SAVAŞIMIZDAN ANLAŞILAN..SEVGİYLE KAL