Utandım

Gecenin zifirini yırtıp
Kızıl bir şafakla geldin
Gülen çehrene güneşi iliştirdin
Ne zaman gözlerine dokunsam alev aldı içimi
işte o an;
Utandım yaşamışlığımdan
Utandım yaşlanmışlığımdan



Bir bilsen!
Ömrüm kadar bıçak izi sırtımda
Ölüm dansında, semah dönen kelebekler
Kirpik diplerime düşünce
Kum taneleri dolardı gözlerime



Yaz gününde bile karım hiç eksilmezdi
İçime kar yağıp dururdu
Avuçlarıma düşen çığlarla üşürdüm



Her gecenin koynunda
Şafağı uzak bilirdim
Ki:
Gülüşünde şafağı gördüm
Utandım üşümüşlüğümden
Utandım etrafımı saran uçurumdan
Utandım boşa akıp giden zamandan



Seninle etrafımı saran soğuk duvarlar yıkıldı
Dört mevsimi bahar bildim
Bakışlarıma temmuz indi
Yüreğim ısındı
İçimde ki karlar eridi



Yüzüne her baktığımda, yüreğim kanatlandı
Utandım boşa yaşamışlığımdan
Utandım yalnızlığımdan



Sonra:
Gölgende kalan, güneşi gördüm
Utandım her şeyden
Utandım boşa harcanıp giden ömürden
Utandım yaşadıklarımdan...

23 Haziran 2015 352 şiiri var.
Beğenenler (3)
Yorumlar (1)
  • 9 yıl önce

    Bir bilsen! Ömrüm kadar bıçak izi sırtımda Ölüm dansında, semah dönen kelebekler Kirpik diplerime düşünce Kum taneleri dolardı gözlerime..

    Özenle seçilmiş acıtan kelimeler, içsesi harikaydı şairenin. Kutlarım efendim. Saygılar