Üvey Evlât
İki eşit görünen sevdaydık biz
ve baş koyduğumuz şiirdi yalnız
bir şairin eteklerinde öldüğünde dünya
ılık esintilerin amansız ısınmış şehirlerinde
apansız depremler karşıladık.
sallanan sandalyelerde düşlere daldı dinlentimiz
uykulara çiselenen bir imzaydı yağmurun sesi
neyi kaldı ki ıslı fotoğraflardaki çehrelerin
aleni bir ıssızlık, ezberine nem düşen yırtık...
ebem kuşağını sardıysam hatıraların beline
üryanlığımı gizlesin diyedir renkler.
gölgeme küstüm, karanlığıma, esmer yüzüme
kentleri araladım anahtarı kayıp kapılarda
durdum, sustum, kustum kendime
usul bir yanılsamanın sancıması gibi
vuruldum gecenin en keskin yerinde...
ah anne! tülbenti karanfil kırmızı anılardan göç
ne kadar uzak olabilirsin ki yakınlarına
koşup gel demenin ertelenemez arzusuna
sanığım ve kalıbına dökülmüş sıcak bir alışkanlığım
failimin elinde
çekiç sesleriyle vurun gövdemi
yontun yumuşak bir yürek gibi sertliğimi
hadi dokunun uyanacağım birazdan kendime
düşlerime taş atmasın çocuklar
bir şehir gibi büyürken
ve ölürken farkına varmaksızın
büyüdükçe küçülüyor hayallerimin menzili
eski pencerelerde halâ burnum
bir yalnız uçurtmaya yetecek kadar
rüzgâr taşıyorum minicik ellerimde
soruların içinde sorulan en yaman soru
benim kendime yetemeyen cevaplarım arasında
tatminsiz bırakacak bu sorgu
karşılıksız ve platonik sevdanın
en eskimez derinindeyken ellerimdeki büyü
kuytudaki yılanın uyanma vakti şimdi
bilirsin sevdayı büyütemez her kadın
üveydir çünkü bazı kadınların elindeki bebek gülümsemesi
kendine yabancı bir ülke gibi görmek
şefkatin sığlığında yanındakini
kirli anıları düşürür gibi işaretlemek belleğe
unutamamanın olumsuz tarafı
nefretin büyüdüğü o kalptedir.
tiksintilerin simiyle süslenir mi aşk
ah ki ne ah üvey evlat !
Çok beğenerek okudum çok...
🤐
Kutlarım içtenlikle
..müthiş bir girişti depremden düşlere,özünden çıkıyordu final üveylikle nefretlik arası güzel şiirde..teşekkürler..tebrikler nevzat bey...