Uzatmadan, Şu Tozlu Rafa Uzat Elini
Sırılsıklam bir yalnızlık akşamıydı...
Yağan yalnızlıktı ve sırılsıklamdı...
Karanlıktı... 
Sessizleşen, sokak lambasıydı ki, yalnızca, 
Zira, karanlıkta susamıştı aşka;
Bırakıp ellerimi ansızın; 
Bütün bedeniyle sürükledi beni karanlığa,
Evin kapısı daha açılmadan, kapandı gözlerimiz yola,
Dudaklarıydı artık, sokak lambasına hayat veren tek mısrada...
Kapıyı kapatmadan fırtına da kopmuştu; tek celsede rüya...
Tensel fısıltılardan açtıysam bahsi; 
Çığlıklar susmalıydı zaten, sessiz ol ! 
Bir O, bir Ben... 
-Ya fırtına...
--Fırtına falan yok ufaklık !
-Ya az önce söylediklerin...
--Yaşadıklarım ufaklık, yaşadıklarımız.
Geceyle inatlaşmaya alışıktım... 
Bu geceyi diğerlerinden ayrı kılan şeyse; sadece aşıktım...
Şu sonsuzluk dedikleri, huysuz ihtiyar; heran ölebilecek olan...
--Uzatmadan, şu tozlu rafa uzat elini... 
--Ve çek al ilk eline geleni.
--Şimdi kapa çeneni !
Korkuyla beslenen, nice duygudan biridir aşk.
En kırılganı ama en büyüğü,
En kısa ömürlüsü ama yine en büyüğü...
--İşte sırf bu yüzden yoktum o uyandığında... 
Ne umutluydum oysa yanıma uzandığında...
3 nokta...



-AŞK-ın en acı-tatlı hali var dizelerde ...
kutlarım 😊