Vahiy
parmaklarıma giydiğim iyi niyetli harfler arttıkça
bir bir kırılıyorlar orta yerlerinden,
mühür vuruyorum mecburi susuşlara
sırtımda ağırlığınca ismin
tökezleyen dizlerimde uyutuyorum doğmamış kelimeleri
oysa başım çok sektirildi diz(e)lerde
ağzım burnum bozgun ertesi
bol küfürlü serzenişler kusuyorum
biri çıksa beni anlatsa bana;
'beni anla' dese yalnızca
Elleri henüz mürekkebe değmemiş çocuklar okuyacak
aklımdan geçenleri
geçerken kalmaya zorladığım cümleler kırılacak
dilimin altında
kâğıdı ikiye bölüyorum;
içimdeki tanrının gönderdiği vahiy
bu sözlerin yarısı bana ait değil