Vakti Hüzünden Kısık Sesler
vakti hüzünden kısık sesler
düştü..
yüreği yakılan ormanda
böcekler kadar ementim toprağa
işçiyim
gündüzleri toplar geceye yamarım
karanlık ordularım var benim
cellatlarım,fetfalarım
ne kadarda padişahım geceye
ve tarihtir padişah
tanıklarım, şair yok oluşlarım
sisler kör dilendirir geceye
ve her kör için açılan kilit
aşk
esnaf saatlerinden emekçi biriktirdiğim
sendikasız ,kolumdaki saat kadar köstek
bir okadar eskimiş
şarap gibi
akıldan uzak
aşk
nefesini çek usulca bırak
beni bana bırak
aşk
vakti hüzünden kısık sesler
çoğlarak yakınca ve omuzma düşen toz gibi
elimdeki kir gibi
günahlarım kadar
geceye olta atmak
fakirce şeytanlığım
kelebeğin rüyası gibi
renklerin çarpışıyor
kırmızı ,mavi ,sarı
uçuşların ürkek
dokunmaadan ölmek gerek
aslı yok
parmaklıklar içinde mahkum
ve zindan
katmer katmer voltlarım var
duvarlarım içine nakşettğim
eşsiz ve benzersiz donuk kaçışlarım
çizerek hatırlatır geceyi
lekeli kalacak belirsiz suretin
geceden terk edilecek bu sefer
kalemden önce ayrılık
vakti hüzünden kısık seslere çoğalıyor
kaçışlar için zaman gerek
👍başka söze gerek yok