Ve Susar
ne zaman gemiler dönse geriye ufku çatlar körfezin
kararır zeytin taneleri akşamın inadına
inadına kapanır şehir panjurları
bir kadeh kırmızı şarap kalır masanın o köşesinde
o köşesinde peynirin muhtırası bir de dibi ıslak mantar tanesi
çatlatıp ceviz tanelerini gidenler olmuş
gidenler olmuş memleketimin o küçük mahallesinden sazlıklarına
türküleri olmuş nihavent aralıklı
sol majör takılmış portelerine dağlarımın karları
al benden de o kadar
türkülerim doğmuş yeniden
yeniden doğarken ezgiler
pırıl bir güneş doğar kız kulesi mihrabında
secdede asuman
mavinin şavkı birde seccade de
o an kımıldamaz kainat
istese bile
istese bile yağmaz sağanaklar
arşe yavaşlar dört bir parmakta
ve susar...