Yakışıksız Sevdam

Yakışıksız sevdam

Gökyüzünden süzülürdü yağmur taneleri
Saçlarına dokunmak için ağlayan bulut bendim
Güneş vururdu gözlerinin içine
İçimde akan nehir sendin
Şimdi ben bu zaman çıkmazında
Sonun en başında sana yeniden başlıyorum

Yaşadığım hayattan olmasını beklediğim
Beklentilerimin altını kırmızı çizdiğim
Eylemsiz hayaller taşıyorum yarınıma
Ve bugüne el koyuyorum

İnsanı acı gerçekler olgunlaştırırmış
O zaman bende seninle olgunlaşan bir meyve gibi
Yokluğunun ardına düşüyorum
Gölgesinde yaşıyorum umutlarımın

Yerde kalıyor bedenim
Toprağa değiyor suretim
Gece ay ışığıyla birleşiyor
Ama biliyorum ay ışığı geceyi aldatıyor
Yüzünü güneşe dönmüş geceyi kandırıyor

Uzadıkça geceler tenhalaşıyor yüreğim
Yüreğim beni dinlemiyor
Sonra inandıklarımın şafağında gün aralanıyor
Düşlediğim, gördüğüm değil
Aldanışlarım oluyor, zorunlu sevdalarım
Öyle ki toprak bile sitem ediyor

Nasıl ki ben, sen diye kuruyorum
Ve sensiz gitgide çürüyorum
Her defasında yeniden başlayınca seni anıyorum
İşte o zaman anlıyorum toprağın suya hissettiğini

Ama biliyorum
Sende bir gün toprak olup yağmuru özleyeceksin
Onsuz sarı iklimler geçireceksin
Yüreğin çatlayacak
Her sözünde onu bekleyeceksin
Ve her günün şafağında doğan güneşe istem edip
Geceleyin anlına vuran ayın karanlığında yiteceksin
İşte o zaman sen benden bir damla gözyaşı dileyeceksin
Ama geç kaldın yakışıksız sevdam
Ben mavinin koynunda yemyeşil filizlenmekteyim

03 Haziran 2010 221 şiiri var.
Yorumlar