Yalın Ayak
Yalın ayak beklerken düşlerimde
Usulca bir şiir delip geçiyor ruhumu.
Suratını ekşiten şekersiz çayım bile
Isıtmıyor buz tutan nasırlı ellerimi.
Ah yüreğinde ömrümü bulduğum,
Yıldızları yüreğine serdin mi hiç?
Bir tespih gibi dağılıp hatırlanırken sen
İçimde uçurumlar gibi büyüttüm seni
Bu kaçıncı kördüğüm atılan bana
Nefes aldıkça daralan bir boşluk gibiyim
Ah gözlerinde bir şehri yaktığım,
Senin yoluna dökülmedik dilli mi neyleyim?
Özlemin denizlere uzanan kıyılar boyunca
Gözlerinde seyrediyordum denizlerin en mavisini,
Yosun saçlarını okşamak isterken ellerim
Şimdi kanatları yıpranmış bir kelebek gibiyim
Ah ömrünün üstüne ömrümü katığım
Sen gittin de ben bitmedim mi?
Gülüşünün kırışıklıkları geçiciliği sığdırmamış
Cinnet ile metanet arası dilinde kaybolurum
Kırbacın iç çekişinden kurduğum rabıtayla
Hıçkırıklarla akşamı karşılayan aldanış gibiyim
Ah tenin üstüne tenim sardığım
Seninde bedenin dururken ruhun öldü mü hiç?