Yalnızlık
Simsiyah bir gömlek gibi yapışır
Zifiri beneklerle süslü yalnızlık
Sarar bedenini çıkarıp atamazsın
Düğümlenir adem elmasının çevresine
Senelerce içinde biriken kelimeler
Ne yuta bilirsin, sigara dumanı gibi
Ne de haykıra bilirsin avazın çıktığı kadar
Bilirsin ki kimseler duymayacak seni
Bir batağın kıyısında bulursun kendini
Geçemeyeceğini bilirsin de dönemezsin geri
Çırpındıkça batacağını bilebile dalarsın
Batarsın, yardım için bir el bulamazsın
Geçmiş canlanır gözünde, istesen de kovamazsın
Sonra bıraktıklarını düşünürsün geride
Keşkelerin arasında bir dost bulmayı
Sıcacık bir anıyı canlandırmayı denersin
Rutubetli dört duvar arasındaki voltalarda
Zorlarsın hafızanı ama bilirsin aslında olmadığını
Bilirsin elbet, istemeden, bilmeden de olsa
Kırmışsındır çevrendekilerden birkaç kalp
Hata senin, cezası senin, cefası da senindir
Keşkeler biner teker, teker omuzlarına
Çökersin, takatin kalmaz, kar yağar saçlarına
Kurtulamazsın, bilirsin son pişmanlık fayda etmez...
Tavanda fersiz yanan ampul
Aynadaki lanet olasıca diyen yüz
Tenhalara ağını kuran örümcek bile
Acımadan nefretini kusar sana
Bir gün anlarsın elbet neden yalnız kaldığını
Yüreğin intihar eder defalarca uçurumlardan
Sıkmak gelir kör bir kurşun kaşların arasından
Ne güneş doğar pencerene, ne kuş uçar camından
Kaçamazsın, böyle yazmış sanırsın alnına yaradan
Sen bile nefret edersin kendinden, bıkarsın canından
Simsiyah bir gömlek gibi yapışır
Zifiri beneklerle süslü yalnızlık
Yüreğin mengenede, ruhun sıkışır
Kurtulamazsın, pişmanlık fayda etmez...
Sonra anlarsın bütün bunların sebebini
Baş başa sın işte o en korktuğun şeyle
Gözün görmediği, kulağın duymadığı şey
Yalnızlık.........
09/02/2010 Erzincan