Yalnızlık Kumbaram

köşe başındaki çocuk
koyu laciye bulamış
kusursuz kahkahasını
ağır hasta günleri
geçirmeye çalışıyor
akşam kaçkını

ellerimde felsefe kitapları
gecekonduların soluk bakışları arasından
kucaklayarak zamanın kendine güvensizliğini
yalnız saçalrını okşamayı yazıyorum
dipnotuna yalnızlığımın
öyle bir sismik gül ki
sarsılsın ömrüm...

zakkum yaprağını okşadı akdeniz meltemi
akşam güneşi dolaşırken gözlerimde
düşüncelerimdeki ufka kimse dokunmadı
hayallerimde yoksunuz
hiçbir şafağın sonunda...

yok olmayı bilmiyorum
kasım'a doğru solgunlaşınca zaman
zamanda 'sen' sözcüğü doğmadan
ince düşlerime
güldüğün ben ben değilim artık
uzaklığın da yok
ağlamaya fırsatım
gitme vaktim
veda hakkım...

ölüm gariban çobanı yalanlarımızın
sürerken istediği yere doğrularımızı
buluştuğum bol kavşaklı ağrılarımla
yalnızlık kumbaramda biriktirdiğim
korkularımı harcıyorum

ilk defa bu kadar aptalcasına bitti
biten hiç başlamamıştır
gidenin hiç gelmemişliği gibi
bitti...
hiç bitmemişçesine
aptalca...
dudağını bile bükmediğin
gidişim...
bitti...

yalnızlık kumbaramda
gözlerini yumuşun
anlamayışın
zamanın nasıl çabuk geçtiğini
bensizliğin
fark etmediğin...

herşey gri
yağmur bastırdı
köpüklü deniz anılarım şimdi
gri
ayaklarım çamurlu belki
yanında yalnızlık bile güzel...

19 Kasım 2009 1474 şiiri var.
Beğenenler (4)
Yorumlar (1)
  • 15 yıl önce

    Şiiri uzun ama okunası bir şiir. Şair yalnızlığı ne güzel dile getirmiş.

    "ölüm gariban çobanı yalanlarımızın sürerken istediği yere doğrularımızı buluştuğum bol kavşaklı ağrılarımla yalnızlık kumbaramda biriktirdiğim korkularımı harcıyorum "

    Güzel benzetmeler taşıyor. Bir buluş gibi. Söylenmemiş ifadeler. Kimi yerlerde şiir duygu yönünden dorukta. Şiirin tek zayıf noktası uzun bir emek ürünü değil. Eğer iyi ve sabırla çalışılsa çok güzel bir şiir paylaşacaktı okuruyla. Şu an da bile bu kadar güzel olduğuna göre. Tebrikler.