Yangın
Seni sevdiğimde
bir teleskoptu kalbim
ama sadece yokluğunu büyüttü.
Bana gözlerinin içiyle değil,
susturulmuş bir silahın namlusuyla baktın.
Ve ben hâlâ yaşıyorum.
bunu nereye koymalıyım?
Bir gün adını unuttum,
ama bir mezar taşının
üzerindeki yazılar gibi
duruyordu hâlâ içimde.
Kazanılmış bir savaş gibiydin
ama bana hiçbir şey bırakmadın,
bir şehri yıkar gibi gittin.
Ellerin vardı,
bileklerin gökyüzü gibiydi,
her geceye biraz kan sızdırıyordu.
Aşık olmadım,
ama kendimden kaçtım.
Bazen sevgi değil,
yıkım arar insan,
çünkü enkazda daha az yankı olur.
Ve şimdi,
yıkıntıların arasında
sessizlikle dans ediyorum.
Bir zamanlar
senin sesinle dolan sokaklar,
şimdi kendi adımı fısıldıyor,
kırık camların arasında.
Biliyorum,
bir daha hiç gökyüzü olmayacak bileklerimde,
ama kan akıyor hâlâ,
sessiz, derinden
özgür bırakılmayı bekleyen bir yangın gibi.
Ve ben,
bu yangını söndürmek yerine,
ateşin içine yürüyorum.
Çünkü bazen,
en karanlık yerde bile,
bir ışık varmış gibi yapmak
hayatta kalmanın tek yolu.