Yâr Dediğin

Aşka davet mi edilir? Aşka kapı mı açılır?
Gönle düşecekse bir yar,
Cehennem ateşi gibi elleri,
Dolunayın aydınlığı gibi de gülmeli,
Düştü mü yar gönle bir yıldızın olmalı,
Milyarlarcası değil sevdiğine ait olmalı,
Onun bir çift gözü olmamalı,
Onun gözleri kara delik misali olmalı,
Baktıkça insan içinde kaybolmalı,
Saçlarında ki gizemi çözmelisin,
Öyle saç deyip geçmemelisin,
Rüzgârlarda savrulan gizemini ilk sen çözmelisin,
Seher yellerinde zülüfler düşünce yüzlere,
İşte bu benim sevdiğim demelisin.
Gurbete düşersen bu sevdanın ortasında
Üzülmeyeceksin!
Sevdiğini, ay tutulması gibi
Güneş tutulması gibi göreceksin,
Ne kadar geç görürsen gör,
Sonunda gördüğüne, göreceğine inanmalısın,
Yârin yüzünde ki farklılığı fark etmeden
Onu sevemesin!
Baktıkça yüzüne sevdiğinin,
Kalmayan umutların umudu olarak görmelisin,
Son çareler gibi görmelisin,
Ya her şey biterde ayrılırsan!
Dert etmeyeceksin!
Üzüleceksin!
Onu tekrar isteyeceksin,
Belki aylarca sürecek bu sevdanın yası bilemeyeceksin,
Ama gün geldiğinde suç onda ise şöyle kendi kendine şöyle demelisin;

'Ellerini tuttuğumda cehennemi sezdim,
Gülüşünde yeni bir dolunayın sevincini gördüm,
Kara deliklere girip durdum, boşluklarda kayboldum
Saçında ki yüzünde ki farklılığı buldum,
Umudum oldun, son çarem oldun,
Ben senindim sen benim olmadın,
Yârim yandım günlerde cayır cayır
Sen farkında olmadın
Anladım ki hiç benim olmadın,
Ama buna da üzülmüyorum,
Çünkü bu bitmez denilen sevdam
Seninleyken bitiverdi...' demelisin.

Ve derin of çekip zamana bırakmalısın,
Ama bırakmadan önce şöyle bir yaptıklarının düşün,
Düşün ki kalmasın vicdanında bir şeyler,
Sonra bu defteri kapatmadan gülmelisin!
Ve demelisin ki kendine...
Ne zaman doğacak bir yeni bir dolunay!

27 Ağustos 2010 71 şiiri var.
Yorumlar